“Bir insan kendisinin hem maktulü hem de kendi katili olabilir mi..?
Bizler için sınavsız bir hayat yok. Bizi de biz yapan zaten o engellere verdiğimiz mücadele değil midir?
Ayrılıklar, kayıplar yaşadık, yanlış seçimler yaptık. O acıları yaşarken farkedemiyor insan. Fakat uzun bir zaman sonra geriye dönüp baktığında hiçbir şeyin sebepsiz olmadığını görüyorsun. Bir de göremeyenler ya da göremediğimiz olaylar var. İşte bu kitap o bakış açısını kazanamayan ve belli başlı bazı olaylardan dolayı içindeki eksikle yaşayanlar için yol gösterici niteliğinde.
Murat Tavlı tam karanlık, derin bir kuyunun dibine düştüğünü hissettiği, gelecekten ümidini kestiği, herkesin etrafından çekildiği, kendisinin bile artık kendisine faydasının olmadığını anladığı zamanda geçip bugünlere nasıl geldiğini bizlere anlatmış. Bahara umut bağlayan bir toprak gibiyim, cemresine susamış, bir o kadar da yetim…
Yazarımız kısa bölümler halinde duyguları, kendisini, hayatı vs her şeyi değinmeye çalışmış.Kitabı okurken bir yandan kendinle yüzleşirken bir yandan da kahveni içip tatlı bir sohbet havasında okumaya devam ediyorsun.
Bu kitap bana neler kazandırdı diye sorarsanız: “Kendimize olan inancımızı kaybedersek düştüğümüz girdaptan kimsenin bizi çıkarmaya gücünün yetmeyeceğini, asıl yenilgiyi vazgeçersek tadacağımızı, sakin ve dingin bir hayatın tadına varmanın eşsizliğini, affetmenin ve unutmanın yüceliğini,başımıza gelen kötü şeyleri kritik ederken asıl unsurun kendimiz olmadığını anladım…”
Bence okunması ve şans verilmesi gereken kitaplar arasında … Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar dilerim