Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

132 syf.
8/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Gül-ü Bülbül
Aşk mıdır ki bî vefa güller elinden geceler İnletip bülbülleri ta subh-u güya eyleyen Neredeyse 2 buçuk haftada sindire sindire okuduğum bu kitap, Kara Fazlî’nin 2450 beyitlik Gül-ü Bülbül’ünün Türkçeleştirilmiş halidir. Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa’ya ithaf edilmiş olup, ithaf edilen kişiden de anlaşılacağı üzere Divan edebiyatının zirveye ulaştığı 16.yüzyıl harikalarındandır. Zaten Anadolu sahasında yazılan en iyi Gül-ü Bülbül mesnevisi seçilmiştir. Bana göre Kara Fazlî bu mesnevide alegoriyi arşa çıkarmıştır, hikayedeki tüm karakterler çiçek, mevsim, yıldız isimleri olup neredeyse tüm divan edebiyatı mazmunlarına yer vermiştir. Gül-ü Bülbül, Fars edebiyatında da ilk Feridüddin Attar’ın Bülbülname’si ile başlamıştır. Asırlardır hiç önemini kaybetmeden günümüze gelmiş bu mazmun, tasavvufta da musikide de sıklıkla kullanılmıştır. (Bunu düşünürken bile kafamda Münip Utandı’nın “bülbül sesi var şarkıların nağmelerinde” sesi yankılanıyor..) Gül ile Bülbül’ün aşkını anlatan sayısız musiki eseri vardır; şiir, musiki, resim gibi birçok sanat dalının müşterek kahramanıdır. Benim aşkım da apansız bir yağmurun altında, “Bir kızıl goncaya benzer dudağın Açılan tek gülüsün sen bu bağın.” nağmeleriyle başladı. Bu sebeple Gül ile Bülbül hikayesine hep derin manalar, kara sevdalar yüklemişimdir.. Herkesin bildiği üzere gül, uğruna canlar verilen, her aşığına cefâ çektiren, güzelliği dillere destan sultandır. Herkesi mest eden, âleme nâm salan, şairin “ Bin yıl ömrüm olsa, kıyamet kopana dek her sözümde bin vasfını anlatsam onun bir kılını bile anlatmış olamam.” diye tasvir ettiği sevgilidir. Nazlıdır, edalıdır.. Bülbül ise hakiki aşıktır, sabrın vücut bulmuş halidir. Bir gül uğruna bağrı yanık halde inleyip duran, kalbi kırık, nefesi aşk kokan meftûndur. -Mesnevide bülbülün betimlendiği her satırda gözümden bir yaş geldi- Bülbül gecelerce inleyip durmuştur, yeri gelip dolunaya ağlamış, yeri gelip güneşe sızlanmıştır. Bazen kendine öfkelenmiş, bazen Allah’a yalvarıp yakarmıştır. Gözlerinden hasret yaşları dökülmüş, ciğerleri dert yarasıyla dolmuştur. Ancak gülün umrunda olmadıkça, ona sesini duyuramadıkça bitap düşmüş,aşkından incecik kalmıştır. Mesnevide beni en çok etkileyen kısma gelince; Bülbül, artık derdini kimselere açamamaktan, her gece ağlayıp durmaktan yorgun düşünce güle bir mektup yazmaya karar vermiştir. Kanlı gözyaşlarını mürekkep, sevdasından tutuşan tertemiz yüreğini kağıt kılıp hitabına başlamıştır. Ey nazlı sevdiğim, demiştir. Yalvarışlarıma kulak ver, gamlı canımı hasrette, parçalanmış göğsümü ateşlerde bırakma.. Güle yüreğinden geçenleri bir bir söylemiş, sonra güç bela bir aracı bulup sevdiğine mektubunu göndermiştir. Dikenlerle koyun koyuna yatan, bülbül gibi bin aşığı olan gül; aylardır bülbüle cefâ çektirmesine, “Ben sana göre değilim.” demesine rağmen mektuptan hoşnut olup, karşılık vermeye tenezzül etmiştir. Gül bile bülbülün aşkına dayanamayıp onu eli boş bırakmamıştır. “Nasılsın, gözlerin hasretle yaş döküp gam canını dertle yakıyor mu? Ey cefa tutsağı! Daha ne kadar hasretimle inleyeceksin, artık sana vuslat hakkı tanıyacağım, sevdiğine kavuşma vaktin geldi.” demiştir.. Bu mektubu alan gül, sevdiğinin ellerinden geçen her satırı öpüp yüzüne sürmüş, feryatlarla yerlere düşmüştür. Mektubu harf harf, satır satır okuyup secdelere kapanmıştır. Ancak nerede kavuşma güneşi açsa orada bir engel çıkmaz mı? Gülün olduğu yerde diken olmaz mı? Baharda açan güle hazan vurmaz mı? Bülbül gülüne uzun bir müddet daha türlü sebeplerden kavuşamamıştır. Ya diken bağrını paramparça etmiştir ya yazın kavurucu ateşi bülbülü engellemiştir ya sonbaharın rüzgarı sürüklemiş, aşkına kavuşturmamıştır.. Mesnevide en çok hoşuma giden şeylerden biri de bunca engeli andıktan sonra kurulan şu cümleydi: “ Dünyanın işi zorluk olsa da her zorluğun sonrasında bir kolaylık gelir. Gam semtinde ağlayıp inlemek nereye kadar!” Göğsü daralanın, içi sıkılanın imdadına inşirah suresiyle ferahlık yetiştiği gibi, bu mesnevide de bir inşirah ferahlığı aranmış, kolaylık geleceğinden emin olunmuştur.. Bülbül Rabbinin huzuruna çıkmış, “ Ya Rabbi! Yardım edecek olan sensin. Benim dayanacak yerim senin eşiğindir. Daha ne kadar ah edeyim, sen dururken kime yalvarayım” diye gözyaşlarıyla seher vaktinde secdeye kapanmıştır. Ne zaman bir mazlum dua etti de yüce Allah’ın lütfu o kimseyi mahrum bıraktı? Allah, o mazlumun da dualarını kabul etmiş, hatta gülü bülbülünün ayağına getirmiştir. Gülün dilinden dökülen cümleler, bülbüle yetmiştir. “ Vebaline girdim, yaptıklarım yüzünden bana hakkını helal et. Güzeller başta eziyet etse de sonunda kavuşma mükâfatı verir” diyerek bülbülü razı etmiştir. Zaten gülden gelen her cefâya aşık olan bülbül, gülünü karşısında görünce, kendisiyle iki kelam edince kendinden geçip hareketsiz şekilde yerlere kapanmıştır. Bülbül, güle yaklaştıkça ateş kesilmiş, harlanmıştır. Bulutlar bile dayanamamıştır bülbülün yangınına. Hüzünden akıtmışlardır gözyaşlarını bülbülle gülün arasına. Ama bülbülün yangınını ne yağan yağmur dindirmiş, ne battıkça canını acıtan dikenler vazgeçirmiştir.. Sonunda da gül, bülbülün ağzından dökülen her nağmeye eşlik etmiş, onun sesini aşk bilmiştir. Velhasıl kelam, Kara Fazlî bu mesneviyi aşıkları kavuşturarak bitirmiştir. Ben de bir gül gömdüm yüreğime, bağrı diken diken bir bülbül misali.. Ne bülbül kaldı geriye, ne de bülbülden bir nağme.. Hani İsmet Özel diyor ya “Güllerin bin yıllık mezarı bendedir”diye. O öyle bir gül ki, bülbül olarak başladığım yolda şarkı da gül oldu, nağme de gül oldu, aşk da… Okuduğum onlarca kavuşamayan gül-ü bülbül hikayesinden sonra Kara Fazlî mesnevisi umutlarımı yeşertti. Kim bilir, belki güller ve bülbüller tıpkı bu mesnevideki gibi bir gün buluşur.. Kim bilir, belki hasretten tutuşan gönüller bir gün vuslat güneşiyle tekrar canlanır.. Son olarak, benim edebiyat anlayışımda musiki, şiirin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu mesnevide de sürekli bülbülün nağmelerine, uşşak, buselik gibi makamlarda ötüşlerine, söze alt perdeden girişlerine atıfta bulunulmuştur. Ben de birkaç şarkı önerisiyle sözlerimi noktalayayım: *Gönlümde Solmayan Bir Demet Gülsün- Melihat Gülses open.spotify.com/track/2RXBnB5xC... *Gül Dalında Öten Bülbül Olsam- İncesaz, Melihat Gülses open.spotify.com/track/0dprHF3V5... *Güller Açmış Bülbüller Olmuş Bi Karar- Savaş Barkçin open.spotify.com/track/42F0zh1di... *Artık Bu Solan Bahçede Bülbüllere Yer Yok-Alaeddin Yavaşça open.spotify.com/track/2TYaXjW3i... *İçimde Bir Dertli Bülbül- Faruk Salgar open.spotify.com/track/60dgZkDjg... *Fikrimin İnce Gülü-Münip Utandı open.spotify.com/track/03zAtRdbc...
Gül-ü Bülbül
Gül-ü BülbülKara Fazlı · kapı Yayınları · 20225 okunma
·
3 artı 1'leme
·
1.327 görüntüleme
Ayşe okurunun profil resmi
Çok değerli bi inceleme yazısı olmul listeye eklendi ✔️🌱
Fadime Zengin okurunun profil resmi
Teşekkür ederiim keyifli okumalar🕊️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.