insanlar babalarından çok, zamanlarının çocuklarıdırKitaptaki birçok anlatımda lafın dolandırılmış olması ve örtüşmeyen görüşler, kitabın, yazarın romanlarının etkisinde giriştiği bir deneme yazısı/kitabı olduğu algısına yol açıyor. Başlangıçta sıkıcı gelen kitap, sayfalar geride kaldıkça anlam kazanıyor, güncel önemi anlaşılıyor. Yazar tarafından kitapta; güncel ve anlamlı bazı hususlara, sorunlara değinilmiş, bu konularda fikirler ve görüşler sunulmuştur.
Kitap, Orta Doğu’nun toplumsal ve siyasal yaşamına içeriden ve dışarıdan bakabilme imkanı veriyor. İçerdiği bu bütüncül yöntem, hem Orta Doğu’nun toplumsal ve siyasal yaşamını, hem de küresel sistemin işleyişini anlamayı kolaylaştırıyor.
Kitabın, baştan sona uyum içinde ele alınmış bir düşünceyi işlediğini söylemek güçtür. Yazar, uyumlu olma endişesinden uzak olarak, kimlik konusundaki görüşlerini samimi olarak dile getirmiştir. Başta da belirttiğim üzere, kitap, yazarın romanlarının etkisinde giriştiği bir “deneme” olduğu algısına yol açmaktadır.
Yazar, kimliği; "insanın zamanın içindeki incelişinde onu dünyaya bağlayan bir ayna." şeklinde tanımlıyor . Hani Ataol Behramoğlu "İnsanlar" şiirinde diyordu ya;
"İnsanlar da ülkelere benziyor
Sınırları var, yüzölçümleri
Yasaları var
Bayrakları, ilkeleri
Kimi dağlık bir arazidir.
Kimi kıraç
Kimi bereketli
Kimi dardır
Kimi engin gözalabildiğince"
Kitabın sonunda da bir temennisi var yazarın: "..torunum yetişkin olup da, günün birinde rastlantıyla aile kitaplığında onu keşfettiğinde , biraz sayfaları karıştırsın, biraz göz atsın sonra omuz silkerek ve büyükbabasının zamanında hala böyle şeylerin konuşulmasına ihtiyaç duyuluşuna hayret ederek hemen aldığı tozlu yere geri koysun." bu temenni doğrultusundaki günlerde kendimizi bulmak dileğiyle...