O maral, kölesi uygarlığımın
O maral nihandır,dokunur bana
Orda,bir ummanın dudaklarında
O muhibbi gemilerden yayılan
Segah bir yalnızlık fırtınasıdır
Kaptanların ölümüne son ağıt
Son deniz feneri aydınlığında
Kapanıp kalmışım,göçemiyorum
Kendi hayalimden geçtim de artık
Onun hayalinden geçemiyorum
Orda bir pencere, tüller içinde
Kerem'in âhıyla tutuşup yanmış
Kırılan camları Aslı'yı arar
Selvi'yi anlatır dağ türküleri
Bir Şirin var orda, elleri bahar
Dağlara vurayım kendimi artık
Ateş olsam, söndürüyor karayel
Kuş olsam, çare yok, uçamıyorum
Alevden bir fanus içinde ruhum
Orda bir pencere; açamıyorum
Ordular mı tutmuş iki yanını
Bir köprü var orda, kızıl kıyamet
Yüzüm bin parçaya bölünmüş ayna
Kimi bekliyorum yol kenarında
Her yerde karanlık darağaçları
Ne ay var içimde ne de yıldızlar
Susuz koydu beni ırmak ve bulut
Çeşme başındayım, içemiyorum
Ah çürüyen ayaklarım, ellerim
Orda bir köprü var geçemiyorum
Bir duvak, kaybolan ufkunda ömrün
Kırmızı çiçekler topluyor yine
O beni bekliyor tozlu yollardan
Ben onun izinde, yâr dağındayım
Birkaç kasımpatı, birkaç şakayık
O sükûn evinde göz hapsindedir
Ben duman dumanım uçurumlarda
Bir istilâ, bir cehennem şarkısı
Ne kadar baksam da kalbine aşkın
Beyazı siyahtan seçemiyorum
Kurşun dökülüyor parmaklarıma
Orada bir duvak var, açamıyorum
Sarı tarlalardan yürüyüp geldim
Keklikler, sülünler ağladı bana
Yağmur yağdı; sel gitti yüreğimden
Ah, bütün selleri nasıl da sevdim
Ey sonsuzluk bâkiresi, ey rüya
Göremedim duvağını bir türlü
Alevden perdeler girmiş araya
Çehrende rüzgârı esiyor hüznün
Kirpiklerin titrek; gözünde yaş var
Ağlamak mı istiyorsun, gel bana
Kapan ellerime sonsuza kadar..
youtu.be/6-iP2viZr8c?si=...