“Biraz ilerleyip elimle bir damlayı karşıladım. Serin
ağırlığını parmaklarımda hissettim. Islanmanın hazzını alnımda ve saçlarımda da duyabilmek için şapkamı çıkardım. Kendimi tümüyle yağmur sarhoşluğuna bırakabilmek, damlaları üzerimde, cızırdayan sıcak tenimde hissedebilmek, sonuna kadar açılmış gözeneklerimden heyecan içindeki kanıma varıncaya kadar serinleyebilmek için sabırsızlıktan titriyordum. Ne var ki tıpırdayan damlalar henüz tek tük düşüyordu, fakat ben boşanacak doluluğu şimdiden seziyor; şakır şakır yağdığını, gürüldediğini, vanaların açıldığını duyuyordum; gökyüzünün ormanın üzerine, kavrulan yeryüzünün sıkıntısının üzerine ferahlık yayarak boşaldığını şimdiden hissediyordum. ”