Gönderi

83 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Kitabı okurken bu kitaplara neden dünya klasiği dendiğini sizi içine attığı düşünce şöleninden bir kere daha anlıyorsunuz. Kitap, İvan İlyiç'in ölüm haberini alan yakınlarını ilahi bakış açısıyla resmederek başlıyor. İlk sayfada "hepsi de onu severdi" cümlesini görüyorsunuz. Çok uzağa gitmeden, hemen arka sayfayı çevirince demek severlerdi diyorsunuz dudağınızda acı bir gülümseme ile. İvan'dan boşalan koltuğa acaba terfi edecek miyim diye düşünen iş arkadaşları, bana ne kadar para kalır diyen bir eş, cenaze işlemleri yapılırken akşamki oyununu düşünen yakın arkadaş... Aslında Tolstoy, kitaptaki çoğu karakter üzerinden insanın gölge benliğini anlatıyor. Bu karanlık güce kulak vermenin hakikâtlere sağır olmakla sonuçlandığını gösteriyor. Kitabın dönüm noktası ise basit bir "perde" kazası ile ölüme doğru başlayan bir yolculuk oluyor. Perdelerle bezeli bir hayatta ölümü ve hayatı kaçıran İlyiç, ölümün geldiği gerçeğini ve yaşadığı hayatın yaşaması gereken hayat olmadığını anladığı an, müthiş bir ızdırap duyuyor. Tüm çırpınışları hayatta iken ölümü öldürememesinden olan İlyiç, bu ızdıraptan yine ölüme sığınıyor. Kimisi de bu acımasız, iki yüzlü dünyadan, bu ayrılık aleminden ölümün vuslatına, sıcaklığına sığınıyor. Mesele yine kavramlar oluyor. Mevlana Celaleddin Rumi'nin düğün gecesi olarak nitelendirdiği ölüm, batıda korkunç ızdıraplarla gelen acımasız bir gerçek olarak çıkıyor karşımıza. Bir de ölmeden önce ölmek var ki işte ona erişebilenler ölümü yenmiş ve ebediyen dirilmiş ruhlardır. Tüm Filistin şehitleri için: "SEN Kİ ÖLÜMÜ YENMİŞ VE DİRİSİN."
İvan İlyiç'in Ölümü
İvan İlyiç'in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202245,7bin okunma
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.