Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Filistin
Asırlar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Filistin topraklarında tarih boyunca kan ve gözyaşı akmaya devam etti. Üç semavi din için de önemli sayılan Kudüs'ü çevreleyen Filistin topraklarında, Osmanlı Devleti 400 yıl boyunca hüküm sürerken, bu bölge 1896 yılından itibaren Theodor Herzl öncülüğünde Siyonizmin hedefi oldu. Peki Filistin nasıl Osmanlı topraklarından koparıldı? Dünyaya yayılan Yahudileri bir araya toplamaya çalışan Herzl ile Sultan II. Abdülhamid arasında nasıl bir konuşma geçti? Kudüs merkezli Filistin toprakları MÖ 2000 bin yıllarında Arap, MÖ 1800'de Hitit, MÖ 1286'da Mısır hâkimiyetine girdi. Ardından, Hz. Musa öncülüğündeki İsrailoğulları buraya yerleştiler. Hz. Davud ve Hz. Süleyman'ın yönetimi altında idare edilen bölgede, sürgünler ve işgallerle dolu yıllardan sonra MÖ 64'te Roma egemenliği başladı. Bu dönemde 30 yıllarına kadar Hz. İsa vardı. Filistin toprakları 395'te Bizanslıların eline geçti. 637 yılını takiben tümüyle İslam hâkimiyetine girdi. Haçlıların işgal ettiği Filistin'i, 1187 yılında Selahaddin Eyyubi özgürlüğüne kavuşturdu. Filistin, önce Emeviler, ardından Abbasiler, Fatımiler ve Selçuklular dönemlerini geçirdi ve 1516'da Osmanlı toprağı oldu. 400 yıllık Osmanlı hâkimiyetinde bölge Kudüs, Gazze ve Nablus sancaklarına ayrıldı. Ancak, Yahudilerin Filistin hayali tarihin hiçbir döneminde sönmedi. 1896 yılından sonra aslen gazeteci olan Theodor Herzl'in önderliğinde, dünyaya yayılan Yahudilerin tekrar Filistin'de toplanıp bir devlet kurması için çalışmalara başlandı. Herzl, 1897'de İsviçre'de topladığı Siyonist Kongre'de temel hedef ve yöntemleri tespit etti. Siyonist hedefleri gerçekleştirmek amacıyla, Avrupa'da örgütler kuruldu, fonlar oluşturuldu. Toplanan paralarla Filistin'de yaşayan Araplardan geniş topraklar satın alındı ancak; asıl amaç için bunlar yeterli olmadı. Theodor Herzl, 1901 yılında Sultan II. Abdülhamid ile yaptığı bir görüşmede, gizli kalmak şartıyla "Avrupa borsasını ellerinde tutan Yahudilerin Osmanlı İmparatorluğu'nun bütün borçlarını ödemesi karşılığında Filistin'de bir yurt verilmesini" teklif etti. Siyonist güçler tarafından Sultan Abdülhamid'e götürülen bu teklifin cevabı, Yahudiler için büyük bir hayal kırıklığına sebep oldu. Abdülhamid şu sözleri söyledi: "Ben bir karış dahi toprak satamam, zira o bana değil, halkıma aittir. Onlar, bu İmparatorluğu kurup kanlarıyla mahsuldar kıldılar. Onu, bizden koparılmadan önce üzerini kanımızla bir kere daha kaplamayı biliriz." Toprak Satılması Meşrutiyet ile birlikte azınlıklara verilen haklar, Yahudilerin de işine yaramıştı. Özellikle 1914 yılından sonra Filistin'deki Araplardan geniş topraklar satın alıp yerleşmeye başladılar. Önce Mekke Şerifi Hüseyin bin Ali'ye Arap Krallığı'nı vadedildi. Ardından, 1916'da İngiltere temsilcisi Sir Mark Sykes ile Fransa temsilcisi M. F. George Picot arasında imzalanan Sykes-Picot Antlaşması, Osmanlı topraklarını İngiltere, Fransa ve Rusya arasında paylaştırıyordu. Filistin için ise uluslararası bir statü öngörüyordu. 1917 yılında, İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, siyonist kampanyanın önemli figürlerinden Lord Walter Rothschild'e yazdığı mektupla "Yahudilerin Filistin'de yurt kurmalarını desteklediğini" bildirdi. Bu durum, İsrail'in kurulmasına giden süreçte, en önemli kilometre taşı oldu. Balfour Deklarasyonu'na, savaş sonunda Osmanlı Devleti'nin imzaladığı Sevr Anlaşması'nda yer verildi. Balfour Deklarasyonu sonrasında, 1918 yılında Osmanlı askerleri Filistin'den çekildi. 1880 ile 1918 arasında Filistin'deki Yahudilerin sayısı 24 binden 65 bine, nüfusun yüzde 10'una çıktı. Ardından Araplar ile Yahudiler arasında gerginlikler başladı. İngiliz mandası altındaki Filistin'e 1920-1940 arası dönemde Yahudi göçü hız kazandı. Son olarak Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı sırasında, Yahudilere yönelik Nazilerin gerçekleştirdiği soykırım sebebiyle göç oranı giderek arttı. kinci Dünya Savaşı'nın şiddetlenmesiyle, 1933 yılı sonrası, Nazilerden kaçan Yahudi göçmenler de Filistin'e gelmeye başladılar. Üç yıl içinde Yahudi sayısı toplam nüfusun dörtte birine ulaştı ve 335 bin kişi oldu. 1938 yılına kadar, İngilizler bölgede bir Yahudi devleti kurulması yönünde açık bir girişimde bulunamadılar. Araplar, İngilizler ve Yahudiler arasında yıllar süren mücadeleler, 1947 yılında Birleşmiş Milletler'e taşındı. Kurulan Filistin Özel Komisyonu, Filistin'in Yahudi ve Araplar arasında ikiye bölünmesini, Kudüs'ün ise uluslararası bir statüye kavuşturulmasını önerdi. Ancak öneri, Arap ülkeleri tarafından kabul edilmedi. Bu süreçte Filistinliler, topraklarındaki Yahudi nüfusun artışına karşı çıkmaya çalıştı. Ancak İngilizlerin manda yönetimini sonlandırarak Filistin'den çekilmesinin ardından, 1948 yılında Filistinlilerin Nekbe (Büyük Felaket) olarak adlandırdığı İsrail devletinin kuruluşu gerçekleşti. Silahlı Siyonist çeteler, 1948'de Filistin'deki tarihi köylerden ve şehirlerden yaklaşık 957 bin Filistinliyi zorla göç ettirdiler. Ardından işgal süreci daha da yoğunlaştı.
··
6 artı 1'leme
·
1.008 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.