Hər kafeyə getdikdə bu kitabı düşünməyim (guya oxuduqdan sonra min dəfə getmişəm, nəsə, düşünəcək olmağım yazmalı idim) və bir gün mənim də bu adda, menyuda bu qaydalar olan bir kafem olmasını istəməm xaricində problem yoxdur.
"Değiştiremeyeceğim şeylere o kadar odaklanmıştım ki en önemli şeyi unuttum."
Dergideki şehir efsanesiyle ilgili yazıda şöyle deniyordu:
Günün sonunda, ister geçmişe dönmüş olun ister geleceğe gidin, şimdiki zaman değişmiyor. Bu da akıllara şu soruyu getiriyor: O hâlde o sandalyenin ne anlamı var?
Ama Kazu insanların karşılaştığı zorluklar ne olursa ol sun her zaman üstesinden gelecek güce sahip olduklarına inanmaya devam ediyordu. Sadece cesaret gerekiyordu.
Eğer sandalye bir kişinin bile kalbini değiştirebiliyorsa o hâlde kesinlikle bir anlamı vardı. Yine de zamanda yolcu luk etmek isteyenlere soğuk ifadesiyle sadece şöyle diyordu:
"Kahveyi soğumadan önce iç.":')