Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

232 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
youtu.be/-ksTpJjzG7c Oruç Aruoba İncelemeleri: 1. Zilif: youtu.be/Jy1PqauXiRg 2. Yürüme: youtu.be/F1VMEa-71_U 3. Ol / An: youtu.be/CEtr2tAHskw 4. Hani: youtu.be/Gmrm8NoNrxI 5. Geç Gelen Ağıtlar: youtu.be/60x-ofw8XTs 6. Yakın: youtu.be/2MBsh13lLjQ İle Oruç Aruoba'dan De Ki İşte, Zilif, Yürüme, Ol / An, Hani, Geç Gelen Ağıtlar ve Yakın'dan sonra okuduğum 8. kitap. İle, 231 sayfalık felsefi bir deneme kitabıdır. Kitapta; aldatma, ayrılık, aşk, bağlılık, bağımlılık, beklemek, cinsellik, güven, ilişki, ilişkide bireyin nesneleştirilmesi, karar vermek, kıskanmak, kişi, kuşku(lanmak), pişmanlık, sevda, sevgi, özlem, yabancılaşma, yalan ve yalnızlık gibi temalardan hareketle kadın erkek ilişkileri için âdeta bir rehber sunuyor. Bir ilişki ve onun etrafındaki diğer bileşenleri yoğun bir anlatımda ortaya koyan Aruoba'nın bu eseri; Önce, İlişki Defteri ve Sonra olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Türk edebiyatında ilişkiler üzerine yazılmış en iyi kitap, açık ara İle'dir. Kitaptan bazı alıntılar: Anlam, her şeydir (15). Her içtenlik çabası, gidiyor, dolambaçlı ilişkilerimizde kurduğumuz sahteliklere çarpıyor (15). Güvenim yitikti - bir daha geri de gelmez güven; bir kez yitince, sonsuza dek yitiktir. O zaman şu kararı verdim: Onun sözlerine inanacağım (17). Sana o gün arabada söylediğim ve pek "kelek" bulduğun lafın anlamı da burada yatıyor: Bana kararsızlıkla gelmemelisin. Geleceksen, özgürce ve bilinçli bir isteklilikle gelmelisin (19). En büyük erdemsizlik sığlıktır (19). Boş bir pil gibiyim (21). Seni de y a z ı y a p t ı m, değil mi (23). Hiçbir ilişkide 'haklı yan' yoktur - 'hak', hemen hep eşit ölçülerde, her iki 'yan'ındır (23). Bu defteri de adam edemedim (25). Hep -hâlâ- çok yalın -basit- ölçülerle bakıyorum yaşama: 'doğru'- 'yanlış', 'haklı'- 'haksız', 'değerli'- 'değersiz'... Belli noktalarda saçma olduğu ortaya çıkan ölçüler (32). Belki temel hata, sevgiyi bir 'duygu' işi olarak görmekte - duygu yanı yok değil; ama bu, bilinçle dengelenmezse -yalnızca duygusal kalırsa- kişinin özgürlüğü pahasına yürüyor. Bu oluşumun en önemli göstergesi, kıskançlık: sevginin tek yani yozlaşması... Akıldışı hâle gelmesi, bilgiyi çeler hâle gelmesi... Sevginin iki kişinin ilişkisi olmaktan çıkıp, bir kişinin ötekine yönelik bir tutumu hâline gelmesi (33). Belki de benim düşündüğüm kişi hiç değilsin (34). En değerli hayalimdin sen, [--]: kendini yıktın (36). Ben vardım; sen, kendini yok etmeyi seçtin (38). Yapanları da kendi içine alan, ama yapılanlardan da, yapanlardan, onların toplamından da, büyük olan bütün (44). "İlişki nedir?" "Birlikte bir şey yapmaktır" (48). İki kişi, ilişkilerini, onu olduracak kadar kuramazlar; ama öldürecek kadar bozabilirler, yaptıklarıyla (49). İnsanın dili yoksa, hiçbir şeyi yoktur: zaten şu ya da bu biçimde bir dili olmayan insan, yoktur ya da insan değildir (52). İnsan sözdür (52). İlişkide neyin ortaya çıkacağını, ilişkiye giren kişiler önceden bilemezler (53). Ama biz -ben ile sen- de öyle 'nesne'ler değil miyiz - kişi, zaten, 'baştan' olan; ama 'sonradan', yaşadıkça oluşan bir 'şey'se, kişi ilişkisinin aynı garipliği -hem de 'iki kez'- taşıması, anlaşılır bir şey değil mi (53). Şimdi yapmamız gereken, yalnızca ikimize özgü, bir yeni dil geliştirmek, kurmak, yaratmak - öylesine ki, bir üçüncü kişi, bizim birbirimize söylediklerimizi işitecek olsa, bunlardan hiçbir şey anlamasın (54). Her insan bir uçurumdur. Başını döndürür kişinin, gidip aşağı bakınca (54). Sevgi, iki insanın birbirlerinin yüzlerine bakmaları değil, birlikte aynı yöne bakmalarıdır (55). Sevgi, bir şeyin farkına varmak; sonra da, bir karara varmaktır (58). Önünde hiçbir şey bulunmayan bir 'fon', tek bir belirsiz yüzeydir-oysa bir şey, ancak bir 'fon' önünde belirgin, seçik, 'net'tir - öte yandan, bir arkaplan, tek başına 'flu' bile değildir : bir şeyin 'flu' olması için, bir başka şeyin 'net' olması gerekir - tek başına birşey ne 'flu' ne de 'net' tir (58). 'Aşk', çünkü, önemsiz; giderek, değersiz bir şeydir : kişinin 'başına', nedensizce; hatta, nesnesizce 'gelir': neden şu kişiye aşık olmuşsundur; kimdir, aşık olduğun - belirsizdir- çünkü, yalnızca bir 'etkilenim', bir 'tutku'dur - işte: bir tutulmuşluktur (59). Sevgi, eylemdir (59). Cinselliğin ancak birçok başka varoluş düzeyinde kurulmuş anlaşmalar üzerinde oluşabilecek bir anlamı olabilir (60). Bir ömür boyu da taşıyabilirsin, bir cinsel yaşantının anısını; sabah aldığın duşun suyuyla akıp gidebilir de (60). Bu yüzden düşünmüştüm, senin ile benim 'beyinlerimizle sevişebilme' olanağını - olanaklı olmalıydı, bu (60). En temelidir bu, ilişkinin : önem vermekte kararlı olmak. Bunun önemi de, hiçbir öndüşünce taşımamasında : öyle, kendiliğinden, oluşuvermesinde; sanki, hiç düşünülmeden, hesaplanmadan, amaçlanmadan, yapılıvermesinde. İlişkinin kendisi gibi (62). Kişi kendini 'tam' olarak bilemez (64). İlişkinin kendi 'ontolojik' garipliği kadar garip bir 'epistemoloji'si var (64). Öyle en baştan bir yerde yoktur ki sevgi; sonradan oluşur, olur (65). Gelmeyeceğini bilerek bekleyecektim artık seni öyle, bekliyordum (67). Acaba, temelde, her ilişki, hep, bekleme değil mi (69)? İnsanca özlemler dünyaya uymuyorsa, bozuk olan dünyadır; insanca özlemler, değil (70). Kişi, başka bir kişi ile birlikte yapacağı her bir şeyi iyi yapabileceği tek bir kişi bulamaz - farklı farklı kişiler ile iyi yapabilir, tek tek yapacaklarını (75). Bak - bir rastlantı değilsin sen : şu garip yaşamımın ulaşmak zorunda olduğu bir noktasın (-artık, 'noktaydın', mı, demeli) (77). İlişki, kişinin ötekini istemesidir - böyle bir istemeyle başlar (78). İlişkide bir kişinin ötekinden neler istemeğe hakkı olduğuna, ilişkinin kendisi karar verir (82). Birisine bağımlı olmak, onu bağımlı kılmanın bir biçimi olabilir (85). Çok iyi bilirim 'kelebeklerin neden kırılgan' olduklarını: kelebek olmayı seçtiklerinden (86). Bir kadın 'seni seviyorum' derken aslında 'yüreğime bir çizik attın ve bu yüzden 'seni öldürebilirim' demektedir (86). Oysa, ilişkide 'teşekkür'e yer yoktur - olamaz (90). İlişki ancak iki kişinin kendilerini karşılıklı ve tam olarak birbirlerinin ellerine teslim etmeleriyle kurulmağa başlanabilir - çekincesiz, sakıntısız, utançsız (91). İlişki, bağlılık olmalıdır; bağımlılık değil (93). Bir çek, bir kişiye yazılır -birden fazla değil- yazan da yalnızca onun adına yazmıştır, çeki (95). 'Kararsızlık' kişinin ötekine yönelik; 'korkmak' kendisine yönelik; 'isteksizlik' de ilişkiye yönelik, yetersiz kalmasıdır (96). Sana büyük acılar vereceğim, çünkü senin büyük sevinçler yaşamam istiyorum (97). Akıl değeri örtmek, sonra da örtük değeri bulup çıkarmak için var (101). Sahici ilişkide hayranlığa yer yoktur; çünkü, sahici ilişkide, iki kişi, birbirini iyi tanır -ya da iyi tanımağa çalışır (lar)-; iyi tanınınca da, her kişide ne kadar 'büyüklük', yücelik varsa, bir o kadar da 'küçüklük', alçaklık olduğu görülür- görebilen, görür (103). Sevmek, içini açmaktır (104). İlişkinin özünde vardır, 'ötekini düşünmek'; bir de 'öteki için düşünmek (106). Kişinin elinde değildir ki merak etmemek, seviyorsa (106). Sevgi, bir kişinin, kendisini bekleyen bir kişinin kendisini beklediğini, bilmesidir (109). Sevgi, bir kişinin öbür kişiyi beklemesi; öbürünün de belendiğini bilmesidir (110). İlişki, bizdir (111). Ayrılış ilişkinin kayıp çocuğudur; özlem de sevginin ikiz kardeşi (117). Birisine acı verecek bir şey yapmak için, oysa, ona önem vermemiz gerekir - yoksa, işte, aldırmayız, boş veririz (119). Birisini sevmek ölümü onunla birlikte istemektir (122). 'Özür'e yer yoktur ilişkide; varsa da, ilişki yoktur (123). Ya tamdır ilişki; ya da, yok (123). Her şey bir gün biter (125). Her ilişkinin kendi bir 'iç' zamanı ve uzamı vardır; onların içinde oluşur - bu yüzden hiçbir ilişki, bir başka ilişkiden 'önce' ya da 'sonra' değildir; her biri, ötekilerle hem 'iç içe'dir, hem de onlardan apayrı (127). 'İleri'ye doğru öngördüğünde de, 'son' diyebileceği, bir ilişki, saptayamaz (127). İlişki, saptanamaz- işte : kapsanamazdır (127). Kişi, bencil sayılabileceği durumlarda bile, değerli olabilecek şeyler yapabilir (143). Sevdiğin, bilemediğindir (155). Bilmek ki, bu dünyanın en önemli şeyidir, ve bunu gerçekleştirmeğe çalışmak, zorundayız (156). Bu Türkçe çok garip bir dildir (157). İki kişi, tam, eksiksiz, özleriyle birbirlerine ulaşamazlar (158). Hiçbir kişi, tam özünü bulamaz (158). Güven, ilişkide, çok temel bir yer tutar (160). Ne kadar seversen, o kadar nefret edebilirsin (168). 'Sadakat', kişinin kendinde bir kişiye bir yer ayırması, ve o yeri hep onun için korumasıdır (174). İlişkide 'aldatma' olamaz; varsa da, ilişki artık yok demektir (175). Aldatabiliyorsan, sevmiyorsundur- seviyorsan da, aldatmak elinden gelmez (175). Birisiyle konuştuklarını benden gizleme gereksinimi duyuyorsan, hiçbir ilişkimiz yok demektir (175). Yalan, ilişkide, bir çentik açar - şöyle düşün: Bir yük taşıyan bir nesnede; diyelim, balkon çiçekliğini tutan askılı bir kolda, bir çentik oluşursa, taşıdığı ağırlıktan dolayı, dokusu yavaş yavaş yırtılmağa, yarılmağa başlar - giderek, tamamıyla kopabilir (176). Yalan, çünkü, zaten kendi kendini çoğaltan, çoğaltmak zorunda olan bir şeydir : her yalanını gizlemek için, yeni, ek yalanlar söylemek zorunda kalırsın - bunun yaratacağı zedelenmeler, gedikler de, işte, öyle, sürüp gider, ve sonunda bütün yapıyı yıkacak boyutlara varabilir. Yalan ilişkiyi koparır, sonunda (176). Yalan, temelde, yalan söyleyenin k e n d i n e 'yaptığı' bir şeydir, yalan söylediği kişiye, değil (176). Daha çoğunu bekliyordun; daha azını buluyordun (178). Her ilişki kendi içinde tam ve tamamdır (180). İlişkiyi kurmak için ne az şey vardır, kişilerin ellerinde oysa bozmak için ne çok bulunur, kendilerinde de, dünyada da (181). Yaşamak, yaşanmak tüketir bir ilişkiyi (182). "Özledim" diyemediğine göre, ilişkimiz tükenmeğe yüz tutmuştu demekti (183). Ayrılma tek kişilik bir edimdir; ayrılmak isteyen, ayrılır (185). Hiçbir ilişki eksik değildir - her ilişki, o kadarıyla, o biçimiyle o süresiyle, tamdır (192). Her ilişki 'tamam'lanmadan, biter (192). Tamdır her ilişki - 'tamam'lanmadan tamamlanır (192). Kuramadım onu, gereğince; sana da, yeterince, ulaşamadım -bu beceriksizlik' yalnızca benden mi kaynaklanıyordu; onu da, bilemiyorum. Muhtemelen, öyledir. Ne sen, ne de ilişkinin kendisi- Yalnızca ben sorumluyum, bu başarısızlıktan (201). Her şey olsun diye giriştiğimiz ilişki, sonunda, hiçbir şey olup - yitiyor (204). Zaten söylenecek bir şey de kalmadı artık: bağışla beni (212). Kişi sevdiğini hep sonradan mı anlar (223). Okuma bilen herkese gönül rahatlığıyla İle'yi öneriyorum. Okuyun, asla pişman olmazsınız.
İle
İleOruç Aruoba · Metis Yayınları · 20183,357 okunma
··
2.100 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.