Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

220 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
BİR DEĞİRMENDİR BU DÜNYA!
Kendini ACZ olarak niteleyen yazarımızın daha önce şiir kitaplarını okumuştum; deneme alanında ise okuduğum ilk eseriydi. Fakat itiraf etmeliyim ki tadı bambaşka idi. Toplumsal, dini, edebî... birçok konuya yer veren yazarımız eserini dört bölüme ayırmış ve bu bölümlerin konularını ise kendi içinde bir bütün olarak değerlendirmiştir. Bende bu sebeple her bölümü ayrı ayrı değerlendirmeye çalıştım. 1.BÖLÜM; DOMAPATA VEYA BİRTAKIM SENTEZLER "Kimliğimizin bilincide miyiz? Bir başkası olmadığımızın veya olamayacağımızın delilleri nerede? " Her gün farklı mecralardan zihnimize aşılanan binlerce düşünceden kurtulmamız mümkün mü? Yahut biz bunu istiyor muyuz? "Huzursuzluğuna gerçek teşhis konulamayan, (zira doktorlar da, derman aranan dostlar da ellerindeki maddi paket demetleriyle çare arıyorlar) yalnızlaşan insan, kaçacak delik arıyor ve onu da eğlenmede buluyor. Huzursuzluğunu kusacak maçlar, anarşik dalgalanmalar, festivaller, filmler ve meyhaneler buluyor ve oralara sığınıyor." Otamatlaşan birbirinin aynısı olmaya başlayan hayatlarımız ki sadece hayatlarımızda değil güzellik algısı çerçevesinde imaj ve sima olarak da tek tipleşmeye başladığımız hayat ( youtu.be/6AUnKrn0wys?si=... ) bizi bir girdabın içine davet etmekte lakin biz bunun bir türlü farkına varamamaktayız. Aslına baksak içinde bulunduğumuz toplum gönüllerini rahatlatacak mecranın köklerinde olduğunu fark edecek. Yazarımız ağaçlara yapılan aşı benzetmesinden yola çıkarak bu durumu çok doyurucu bir şekilde ifade etmiştir. Bende onun bu görüşlerini tüm kalbimle desteklemekteyim. Gövde bizim gövdemiz ne aşılanmış olursa olsun bu kadar güçlü bir köke sahip millet zahmetli de olsa köklerinden yeniden doğacaktır. Hiçbir şey için geç değildi. Çocuk eğitimi ise daha evlenmeye niyet etmeden yetiştirmeye niyet etmekle başlamalı. Çocuk elimize verilmiş en değerli inci, emanet olan. Bu emanetin kıymetini bilerek hareket etmek ise en büyük görevimizdir. "ÇİÇEKLER DE SEVGİ İSTER.." ve bu çiçekler bizim en değerli köklerimiz... Bu küçücük ama hayati önem taşıyan ayrıntıyı unutmayalım! 2.BÖLÜM; ZORLA BUĞDAY OLMAZ Bir yamyam, köyüne gelen Batılı bir antropoluğa: "Biz insanları yemek için ve ancak ihtiyacımız miktarınca öldürüyoruz. Ama ya siz..." diye sorar. Kendi öğretileri için bizim alimlerimizi, şairlerimizi şehit etmekle başlayan eli kanlı insanlar bununla yetinmeyip yıllardır kan dökmeye doymamıştır. " İsrail'in Filistin kamplarında kurşunlayarak bıçaklayarak öldürdüğü Müslümanların üst üste yığılmış cesetlerine bakarken duyduk dehşet hissini." O zamanki hissiyatını duymaklada kalmadık. Halen tüm hücrelerimizle titremeye de devam ediyoruz. " Bundan otuz kırk yıl önce Müslümanların kafalarına çivi çakan Çinli ile, yerleşim merkezlerinin üzerine misket bombaları atan Yahudi, Afganistanlı Müslümanları napalmla yakan Kızıl Rus hep aynı insandır. Uyguladıkları teknikler, sahip oldukları teknoloji ile, okur yazar oranlarının büyüklüğü ile, yüksek tahsil yapmış kişilerin çokluğu ile doğru orantılı olarak değişmekte, fakat onları hep aynı "suç"ta sabit tutmaktadır. Ne kadar dehşete kapılırsak kapılalım, öte dünyaya ve Allah'a kapılarını kapamış, kalplerini zifiri karartmış olanların, hakim olmak, ve yalnızca kendileri yaşamak için durmadan öldürmeleri ve öldürtmeleri son bulmayacaktır. Bu vahşilerin elinden dünyayı kurtarmak, "Öldürmek zorunda kalınca güzel öldürün." emrinin sahibi İslâm'dan başkası ile mümkün mü? " Gerek Orta Doğu'da gerek Türkmenistanlar da olsun bir çok fitne tohumlarını atan ve elinden geleni arkasında bırakmayan toplumlar her zamanki şeytanca tavrını göstermekten dost görünerek sömürülerine devam etmekten geri kalmamıştır. Bizim ise gözlerimizin açılma vakti gelmiş ve geçmektedir. Bilinçli olmamız gerekiyor demeyelim bilinçli olmak zorundayız. Bunun farkına varalım ve ona göre hareket edelim. "Müslümanın yenilişi tarihe sığacak gibi değil. Diğerlerinin zengin ve dışa bakan açık renk gözleri, yalnızlığımızın boyutlarının nereye kadar vardığını anlatmaya yeterli. Ama o ne ki karşımızdaki bu iri, sıhhatli ve mağrur bedenlerin içinde bir bıçak gibi dolanıyor ve kalbin yakınından geçtikçe o dolar ve sömürü döşeli yatağındaki uykusundan kâbuslar görerek fırlıyor, kurşungeçirmez camlarına, milyonlarca muhafızına, binlerce piyonuna ve tüm dünyaya yayılı egemenliğine rağmen korkuyla tir tir titriyor." UNUTMAYALIM! UNUTMAYALIM! 3. BÖLÜM; GÜNEŞTE BİR GECE Kendimizle bitip tükenmek bilmeyen bir savaş içerisindeyiz. Kısacık olan ömrümüzü harcama gayretimiz takdire şayan. Halbuki " Hayat dünyadan ibaretse ne kadar boş ne kadar anlamsız.." dı. Temizlenmeli insan, temizlenmesini bilmeli. Bilmeli ki her daim açık olan tövbe kapısına gitmeli. Bunun en tabi yolu ise ibadetten geçer. Bu ibadet özü bilinen, özen gösterilen, dilden kalbe inen bir şekilde olmalıdır. " İslamiyet, Peygamber Efendimizin hayatından başka bir şey değildir. Ona benzemek, o ne yaptıysa yapmak, o ne emretti ise onu yapmak ve yasaklarından uzak durmak. Bunu gerçekleştirmek için ise Peygamberimizin zihinlerde teşekkül etmesi ve bu görüntünün tek taklit merkezi olarak devamlı olması, tek denetleyicisi olarak kaybolmaması... Bize sürekli olarak onu göstermiyorlarsa, biz sürekli olarak onunla olalım. Onu anlatan makbul siyer kitapları okumak ve yaygınlaştırmak, yapılacakların, diğer modellerden kaçmanın en kestirme yolu..." 4. BÖLÜM; NALBANTLIK " İnsan ilişkilerinin her an çatışmaya dönüşebilecek gerginlikler içerisinde olduğu bir dünyada, edebiyat ilişkileri de bir gerginlik içerisinde sürüp gidiyor." Dünyada birbirine saygı göstermeyen insanlar düşünce dünyasında da bu tavırlarını devam ettiriyorlar. Birbirini dinlemek, anlamak düşünceleri karşıt düşüncelerle zenginleştirmek yerine yermeyi tercih ediyorlar. Yazarımız bu bölümde yazmaya, nasıl, neye göre yazılacağına dair görüşlerine yer vermiştir. Aynı zamanda okuyucunun da ihtiyaç ve özelliklerine de değinmiştir. " Zaman geçtikçe kullanım şekli çeşitleniyor da. Zira insanın ihtiyaçları ve doyumları aynı kalmıyor. Dün öğrenmek ve ibret almak için okurken, bugün yalnızlığını gidermek için, gerçekleriyle geçinemediği ve baş edemediğinden, hayali dostlar, can yoldaşları edinmek için okuyor. Bitirip rafa kaldırdığı bir eser onda daha şiddetli yalnızlık duygularına sebep oldukça, daha çok sarılıyor romana, ve bu da, romanın egemenliğini çoğaltıyor boyuna. Böylece roman, insanın sıkıntı çağının sanat eseri olarak, ileride, bu sıkıntılı kültürün açıklanmasında kullanılacak önemli bir belge hüviyeti kazanıyor." Uyan Şairim Uyan! Bak bahar geldi. Tabiat doğudan batıya doğru uyanıp diriliyor. Sen de ey şair, uykudan uyan ve şimşek gibi çakan şiirlerinle bütün uyuyanları kaldır. Ölen duyguları canlandır, unutulan görevleri hatırlat. Dikkatle bak, bir tomurcuk daha açtı, ağaçların içinde özsu boruları genişledi, balıklar suları neşelendirdi, gök gürlemeleri duyuluyor ve kış uykusuna yatan yaratıklar bile güneşli kayaların üzerine birikiyor. Haydi ey şair, sen de uyan ve şimşek gibi çakan şiirlerinle insanları uyandır, ölen duyguları canlandır, unutulan görevleri hatırlat. Bununla da kalma, uyuşup kaldığın izbeden ayrıl, insanların arasına karış ve onların öbek öbek toplandıkları ağaç diplerini, tarlaları, çölleri, yemek meclislerini, sohbet halkalarını şereflendir, insan zihinlerinden, kalplerinin sokaklarından, bazen bir atı, bazen hülyalı bir aşık, bazen bir meczup, bazen bir dert kirpisi, bazen bir düş, bazen bir vaha, bazen bir yıldırım, bazen bir yumruk gibi geç." Okunmasını ISRARLA tavsiye ederek incelememi burada keyifli ve bol istifadeli okumalar dileyerek sonlandırıyorum. "Akil isen can gözün aç, tut kulak bu sözüme Bir değirmendir bu dünya öğütür bir gün bizi.."
Bir Değirmendir Bu Dünya
Bir Değirmendir Bu DünyaCahit Zarifoğlu · Ketebe Yayınları · 20228,9bin okunma
·
3 artı 1'leme
·
1.740 görüntüleme
Yasemin Gözütok okurunun profil resmi
" OKU" emri, anlamını bilmeden okumak olmamalıydı..
Yasemin Gözütok okurunun profil resmi
Acaba dönüş mümkün mü? Sular geriye akar mi? Toplumda bunu başaracak kesimler, hangi düşüncelere sahip olanlara karşı madden ve manen üstün olabileceklerdir...
Yasemin Gözütok okurunun profil resmi
Düşmanın minderi berbat, silahları alçakça.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.