Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

480 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"𝔹𝕦 𝕒𝕣𝕒𝕕𝕒, 𝕓𝕖𝕟𝕔𝕖 𝕕𝕒𝕙𝕒 𝕔𝕠𝕜 𝕘𝕦𝕝𝕞𝕖𝕝𝕚𝕤𝕚𝕟. ℍ𝕒𝕪𝕒𝕥 𝕜𝕒𝕤𝕝𝕒𝕣ı𝕟ı𝕟 𝕒𝕣𝕒𝕤ı𝕟𝕕𝕒𝕜𝕚 𝕓𝕠𝕤𝕝𝕦𝕜𝕝𝕒𝕣 𝕜𝕒𝕕𝕒𝕣 𝕕𝕖𝕘𝕚𝕝, 𝕕𝕦𝕕𝕒𝕜𝕝𝕒𝕣ı𝕟ı𝕟 𝕒𝕣𝕒𝕤ı𝕟𝕕𝕒𝕜𝕚 𝕓𝕠𝕤𝕝𝕦𝕜𝕝𝕒𝕣 𝕜𝕒𝕕𝕒𝕣 𝕠𝕝𝕞𝕒𝕝ı." "Ateş", Filiz Puluç'tan okuduğum ilk kitap oldu. Aslında yazarın daha çok sevilen ve daha yeni yazdığı kitaplarını asıl merak etsem de elime geçince bu kitapla başladım. Aynı isimli serisinin ilk kitabı "Ateş". Açıkçası beklediğimden daha iyi başladı ama ortaları ve sonları beklentimin de altına indi diyebilirim. Konu ve kurgulanış bakımından döneminin Wattpad algısına uyarak yazıldığından bazı kısımları anlayışla karşıladım, tekrardan benzer konuları benzer şekillerde okudum diye düşündüm. Ama karakterlere gelince... ilk başlarda benim için çok umut vadetmişlerdi. Erkek karakter liseli veya "badboy" değildi, aşırı yakışıklı bile değildi. Kız karakter de gayet normaldi. Sonra önce kız karakterimiz ağlamaktan iki gözünü açamaz oldu, gözünde hala yaş kaldığına inanmak güç doğrusu. Yani evet çok kötü şeyler yaşamış ve yaşamaya da devam ediyor ama yani ağla ağla içim sıkıldı. Kim azıcık duygusal bir şey söylese başlıyor ağlamaya. Durum böyle olunca da hiçbir anlamı ve önemi kalmıyor bunun. Gerçekten ağır yaşadığı duygularla hafiflerin farkını yansıtamıyor. Ve açıkça söylemek gerekirse hayatımda o kadar ağlak birini istemezdim ne kadar melek gibi de olsa kızımız. Bu kısımlarda "Mürekkebe Boyanan Sardunya" ve "Ötanazi Okulu" gibi sevgi pıtırcığı karakterlere benzettim kendisini. Ama bu kadar sevgi pıtırcıklığı da fazla. Aklıma Murat Soner videolarında Türk dizilerinde hep gördüğümüz şirinleştirmek için mahallede bakkala berbere selam veren, çocuksu hal ve hareketleri olan başroller olur ya işte onlar gibi. Ama durmadan ağlayanı. Erkek karakterimizse olduğu gibi kaldı, hatta bölümler ilerledikçe onu daha bir sevdim. Ha gerçi şeyi hatırladım kızımız nasıl iki cümleden birinde ağlamadan duramıyorsa, kriz geçirip ayılıp bayılıp kendini Ulaş'a taşıtıp apartmanın kapısı ağır diye onu bile açamıyorsa oğlanımız da iki cümleden birinde sigara içmeden duramıyor. Fabrika bacalarından daha zararlı çevre ve insanlar için diye düşünüyorum. Lakin kitaptaki konunun çok elle tutulur bir tarafı yok, en azından ilk kitap için. Çünkü çok bir konu yok. Annesiyle babası yangında ölen Arya verildiği yetimhaneden ayrılıyor ve yeni okuluna başlıyor, son sınıf. Bu okul aslında ailesininmiş ama ailesi suikaste kurban gittiyse diye kendini açık etmiyor riske atmamak için. Bu lisenin yanında bir de üniversitesi var. Arya sabah çarpıştığı Ulaş'ın hem evde hem de lise-üniversite dolaylarında komşusu çıkıyor. Çocuğun çalıştığı kafeye gidip gelmeye başlıyor, arkadaşlarıyla arkadaş oluyor. Bir şekilde çocukla aynı evde yaşadığım anne babamla görüştüğümden daha çok görüşüyor. Ee hal böyle olunca soğuk ama düşünceli ve nazik oğlanımıza vuruluyor bizimki. Lakin oğlanda uzun süreler tık yok. Bunun en büyük sebebi de Arya'nın ailesinin ölümüne onun babasının sebep olması. Bundan sonrasını anlatmayayım. Tüm olay bunun üzerinden dönüyor, aralarda olan olaylar da tesadüfler, takipler, ağlamalar üzerinden ilerliyor. Her bölüm başında kitabı edebileştirmek için konmuş ve bana kalırsa gerek olmayan kısımlar var. Bunun dışında da sık sık şiir ve kitaplardan alıntılar karakterlerimizin ağzından ezbere dökülüyor maşallah. Ama buna da ses etmeyeyim çünkü seviyorum şimdi. Genel olarak yazarının yer yer klasiğin dışına çıkıp yer yer klişeye sağlandığı, kötü olmamasının yanında bir yerden sonra gereksiz uzatılıp kısır döngüye sokulmuş bir gençlik kitabı. Öyle cinsel içerik falan da yok. Çok merak ediyorsanız okuyun ama bunun dışında benzerlerinden onu ayırıp yükseltecek bir özelliği de yok diye düşünüyorum...
Ateş
AteşFiliz Puluç · Agapi Yayınları · 20182,246 okunma
·
78 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.