Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Okunmaya değer...
Erzincan'dan ayrılalı bir saat kadar olmuştu ve Erzincan boğazına girmek üzereydik. Bu sırada uzaktan bir takım işaretler verildiğini dürbünle görüyorduk. İşaret verenlere biraz daha yaklaştığımız zaman bunların jandarma zabit ve neferleri oldu­ğunu gördük. Kendilerine iyice yaklaştığımız zaman : - Durunuz .. Dediler. Durduk. Koşa koşa Paşa'nın otomobiline giden jandarma zabitinin telaşlı telaşlı bir şeyler anlattığını ve eli ile boğazı, etraftaki yalçın dağları gösterdiğini müşahede ediyorduk. Merak ettik. Arabadan inerek, Paşa'nın yanına gittik. Jandarma zabitinin söylediği kısaca şuydu : - Müsellah Dersim'li çeteler boğazı kapattılar. Boğazı geç­mek imkansızdır. Merkezden kuvvet istedim. Kuvvet gelir gelmez hemen eşkıya üzerine hücum edip boğazı açacağım. Ancak bun­dan sonradır ki kafilenin emniyetle boğazı geçmesi mümkün olabilir. Vaziyet mühimdi ve hatta tedhişkardı. Paşa, çatılan kaşla­rının altından güneş gibi süzülen gözleriyle jandarma zabitinin izahatını sükunetle dinledikten sonra, otomobilden indi ve za­bite sordu : - Eşkıyanın miktarı hakkında malumatınız var mı '? Zabit : - Kat'i malumatım yok .. Cevabını verdi. Müteakiben Paşa'nın sualleri ve zabitin cevapları şöylece devam etti : - Eşkıya boğazın neresinde mevzi almış ? - Usulleridir. Boğazın içine girmeye müsaade ederler. Kafilenin sonu geldiği zaman yolun iki tarafını birden kapatırlar. - Yani biz boğaza gireceğiz, çıkmadan yolumuzun kapa­tıldığını ve arkamızın kesildiğini göreceğiz, öyle mi? - Evet.. - Fakat, ne eşkıyanın miktarı, ne de nerede pusu kurduğu hakkında sahih malfımatınız yok. - Müşahadeye müstenid malumatımız yok. İstihbaratımızı arzettim. - Merkezden ne kadar kuvvet istediniz ' ? - Bir tabur istedim. Bir iki bölük de gelse olur ! - Gönderdiğiniz haber kaç saatte merkeze vasıl olacak ve takviye kıt'ası kaç saatte buraya gelebilecek - Kıt'a hemen yola çıkarılırsa yarın burada olur. - Boğazı temizlemeniz ne kadar sürer ? - ? .. ? .. Jandarma zabiti boğazın temizlenebileceğinden bile şüpheli görünüyordu. Söyledikleri belki doğru, belki yanlış, belki müba­lağalıydı. Fakat, herhalde tahminden ileriye geçmiyordu ve jandarma ile müsellah Dersim eşkıyası arasında yakın bir temas yapılmış değildi. Paşa bir saniye düşündükten sonra, bize döndü : - Arkadaşlar, bu izahat ve telkine nazaran, Erzincan'a dönmemiz, eşkıyanın temizlenmesi ve boğazın açılması için gün­lerce beklememiz lazım geldiği anlaşılıyor .. Diyerek, mütalaatına devam etti : - Biliyorsunuz ki işimiz acele. Sıvas kongresine gününde yetişmek mecburiyetindeyiz. Yol programımızı değiştiremiyece­ğimiz gibi, Kongre'nin açılmasını da geciktiremeyiz. Gecikmemiz, bilhassa yollarda eşkıya var, diye gecikmemiz Kongre'yi felce uğratır ve çığ halinde büyültülerek şayialarla Sıvas'ta siyasi bir panik olur. Ben, her ne pahasına olursa olsun vaktinde Sı­vas'ta bulunmak icap ettiği kanaatindeyim. Her ne olursa olsun, her türlü tehlikeyi göze alarak yolu­muza devam etmeliyiz. Paşa sözlerinin bu noktasında sesinin tonunu biraz daha yükselterek ve heyecanlandırarak : Otomobilin birinde hafif mitralyözlerimiz var. Osman Bey (O zaman yüzbaşıydı. Generalken öldü. Osman Tufan merhum) ve birkaç arkadaş mitralyözleri ateşe hazır bulundurarak önden ilerlesin. Bizim arabalar da kendisini takip etsin. Etraftan gelecek ateşlere ehemmiyet vermiyerek otomobillerimiz bütün süratleriyle ilerlerler. Fakat önümüze eşkıya çıkar ve yol kapatılmış olursa o zaman da hemen otomobillerden atlıyarak ve derhal birer mevzi edinerek mukabil ateşe başlarız. Müsademe sonunda ya yolu açmaya muvaffak oluruz, ya­hut da ölürüz. Ancak, tavsiyem şudur ki, böyle bir hal vukuunda aramızda yaralanan ve ölenler bulunursa onlarla asla meşgul olmıyacağız. Sağ kalanlar için, tek kişi dahi olsa, hedefi Sıvas'a ulaşmak teşkil edecektir. Dedi ve gözlerimizin içine bakarak : - Benim kararım bu, sizler de kabul ediyor m usunuz '? Diye sordu. istisnasız : - Tabii Paşam .. Dedik. Arabalara atladık. Paşa jandarma zabitine de şu emri verdi : - Biz gidiyoruz. Allaha ısmarladık. İsterseniz siz de boğaza doğru mevcut kuvvetinizle ilerleyiniz. Biz bir müsademeye tutu­şursak, belki bizi takviye edebilirsiniz. Mesele yoktu. Hepimiz milli davanın yolunda hayatımızı feda etmeye hazırdık ve Mustafa Kemal'in emrindeydik. Müs­terih ve soğukkanlıydık. Boğaza yaklaştıkça, hiç birimizde en küçük bir heyecan bile yoktu. Belki de o sıralarda Dersim'de bulunan Mamuretülaziz (Elazığ) valisi ve Ferit Paşa hüküme­tinin yardakçısı Galib'in bu yolda hainane bir tertibi vardı. Yolu kapatmak, bizi öldürtmek, Sıvas Kongresi'ni akamete uğratmak ve hükümeti merkeziyeye vatanın yok olması pahasına yaranmak isteyebilirdi !
Sayfa 199 - Türk Tarih Kurumu Basımevi Ankara 4.Baskı 1997Kitabı okudu
·
102 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.