YouTube kitap kanalımda Bitik Adam'ı ve diğer Thomas Bernhard kitaplarını nasıl okumanız gerektiğinden bahsettim: ytbe.one/5bKKeH6c3Tw
Dostoyevski okumayı seviyor musunuz? Peki ya Osamu Dazai? Son olarak Jose Saramago veya Tezer Özlü? O halde Thomas Bernhard'ı da çok seveceğinize eminim.
Bu incelemenin altına yazılan her yoruma karşılık olarak her yaşa uygun harika kitaplar önerdim. Yeni kitap önerileri alabilmek için yorumlara bakabilirsiniz.
Thomas Bernhard'a dair okuduğum 17. kitap olan Bitik Adam ile birlikte kendi adıma Bernhard serüvenimi tamamladım. Kendi görüşlerime ve toplum karşıtlığıma yakın çizgide ilerlemiş bir yazar bulduğum için çok seviniyorum. Bu yılımın keyifli geçmesini sağlayan yegane insanlardan biriydi Bernhard.
İlk cümlede ismini zikrettiğim yazarlar da oraya boşuna yazılmadı elbette. Nasıl ki
Fyodor Dostoyevski'nin kendisine has nevrotik ve depresif karakterleri varsa, nasıl ki
Tezer Özlü'nün bazı kitaplarında yoğun bir intihar teması hissediliyorsa ve
José Saramago'nun kendisine has bir yazım üslubu varsa, işte
Thomas Bernhard kitapları da bunların hepsinin dengeli bir karışımını içeriyor.
Bitik Adam, yazarın en çok okunan kitaplarından biri olsa da başlangıç olarak tavsiye edebileceğim kitaplarından biri değil aslında. Çünkü hem olgunluk dönemi eserlerinden bir tanesi hem de Bernhard'ın yazım üslubuna alışık olmayan okurlar için zorlayıcı yönler barındırabilir. Bu yüzden isterseniz yazara ilk olarak otobiyografik beşlemesinden, Sarsıntı veya Beton kitaplarından başlayabilirsiniz.
Bernhard okumaya devam ettikçe şunu fark edeceksiniz... Bitik Adam kitabında bulunan bazı şeyler yazarın neredeyse bütün kitaplarında ortak olarak var. Mesela Avusturya ve Viyana düşmanlığı, mesela satır aralarında Bernhard'ın hayatından yakalayabileceğimiz otobiyografik yönler, mesela Salzburg şehri ile öne çıkan intihar oranı, mesela bir başyapıt üretme sürecindeki karakterlerin girdiği varoluşsal bunalımlar ve çok daha fazlası...
Yine de Bernhard'ın her kitabının kendisine özgü bir yönü de oluyor. Mesela bu kitapta Wertheimer karakteriyle kronik mutsuzluk durumunun sorgulanmasını çok sevdim. Çünkü mutsuzluğuyla savaşan biri olarak aslında hepimizin yaşadığı evrensel bir problemle boğuşuyor kendisi... Varoluşumuzla başa çıkmak ve şu cümleleri demek zorunda kalmak:
"Doğmak mutsuzluktur, dedi, yaşadığımız sürece de bu mutsuzluğu sürdürürüz, bir tek ölüm kesip atar bunu. Bu, hep mutsuzuz demek değildir, mutsuzluk yoluyla mutlu olabiliriz." (s. 44)
Şimdi neden daha ilk kelimemde Dostoyevski dediğimi çok daha iyi anlamışsınızdır. Çünkü benim en çok sevdiğim kitaplar bu dünyadaki varoluş amacımıza odaklanan ve bunu arayış yolundaki çıkmazlarla savaşan karakterleri barındıran kitaplar oluyorlar. Bitik Adam da işte bu kitaplardan biri. Bütün mutsuzluğuyla, bütün sorgusuyla ve bütün bitikliğiyle.
Hem zaten şu an bu yazıyı okuyanlardan kim tam olarak varoluşuyla başa çıktığını söyleyebilir ki? Hepimiz başarısız olmuyor muyuz yaşam mücadelemizin bazı kısımlarında? Başarısızlıklarımız da bizi biz yapan parçalarımızdan bir tanesi değil mi? Ya da var olmak da başlı başına başarısızlık mıdır? Yazarın aklımızda uyandırmaya çalıştığı yüzlerce sorunun arasından damıtabildiklerim bile yeterince etkileyici olmalı.
Bitik adamlar veya kadınlardan bir tanesi olmamak, tamamen varoluşumuz için ne kadar çaba sarf ettiğimize bağlı. O halde durmadan aramaya, merak etmeye ve sorgulamaya devam edelim...
Bitik AdamThomas Bernhard · Yapı Kredi Yayınları · 20201,469 okunma
Bitik Adam okuduğum ilk Thomas kitabıydı. Tam olarak hatırlayamamakla birlikte okuduğum dönemde oldukça zevk aldığımı anımsıyorum. Bir kitap önerisini de ben alırım Sevili Oğuz. Selamlar.
daha çok bu kitabı bilinse de bence yeni okurlar için başlangıç olarak okunabilecek çok daha uygun kitapları var. kitap önerimizi de verelim
kitap önerim:
- giovanni papini, bitik adam