Gönderi

Bugün «Kenânlılar» diye bildiğimiz bir Arap kavmi tâ M.Ö. 3,000 yıllarında orta Arabistan çöllerinden yukarı doğru çıkarak ulaştıkları noktada kurdukları kente (o zamanki tanrılarından ötürü) «Orosalem» demişlerdi. Tarihte Arami ya da Bâbil kökenli kelimeler olarak «Varva Salem» ve «Yargo Salem» diye de geçiyor. Gene Kenânlıların bir kolu olan Jebusitler'den ötürü, M.Ö. 1,400 dolaylarında Kudüs'e «Jebus» dendiğini de biliyoruz. Kenân diyarı iki-yüz yıl sonra İbrani işgâline uğradı. M.Ö. 1,000 dolaylarında Kral Dâvud, yerli halkla birlikte, Judah ve İsrail kabilelerinin bir çeşit federasyonunu kurmayı başardı. Bu federasyon onun oğlu Süleyman'ın ölümüyle dağıldı ve ortaya çıkan iki ayrı krallığın birinin başkenti Kudüs, ötekininki de Samiriye (Samaria) oldu. Her ikisi de Asurlular'ın batıya' yönelişleriyle yıkıldı. Bâbil Kralı Nebukadnezar da Asurluları ezip kenti ve Süleyman'ın Tapınağını yerle bir etti. Yaşamlarını yitirmeyen İsraillilerin Bâbil'e götürülmeleri ve orada kölelikleri M.Ö. 586'da başlar. Pers Imparatoru Sirus onların ancak yarım yüzyıl sonra geriye dönmelerine izin verdi. Ama ancak bir kısmı döndü. Birbirini izleyen bu işgâllerde yerli halkın bir bölüğü toprağından hiç ayrılmadı. Kudüs'te kalan Kenânlılar, onların kolu Jebusltler, hattâ kuzeyden inen Hititler Kudüs'ün ve Filistin'in yeril halkını oluşturmağa devam etti.
Sayfa 4 - Yonca MatbaasıKitabı okudu
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.