"Güven ve huzur ortamı yok olduğunda yeni otorite Korku olacak."
Daha ne kadar fazlasına, şiddetlisine, korkuncuna dayanabiliriz acının. İnsanların birbirini kestiği, sokak ortasında adamların akıl almaz bir soğukkanlılıkla kadınları doğradığı, eskiden karşımıza olsa olsa mahallenin delisi çıkacak diye tedirgin geçtiğimiz o karanlık sokaklarda şimdi kanla beslenen canilerin cirit attığı bir dünyaya daha ne kadar dayanabiliriz. Sevgilisini balta ile kesen ruhsuz katillerin evrenine dönüşen, cinayetlerin arasına reklam alınan bir dünyada yaşamayı ne kadar sindireceğiz içimize. Bütün bu olup bitenlerin normalleşmesinin bizi neye dönüştürdüğünü daha ne kadar görmezden geleceğiz. Bunlar soru değil. Bunlar korkunç birere yanıt aslında. Polisiye edebiyatın taze kanlarından Cenk Çalışır, dördüncü kitabı olan Kan Yağmuru’nda sanmayın ki bir hikaye anlatıyor. Bu kitap tam olarak okuru olaya dahil eden, okuru şahit yazan, okuru kanla ıslanmış zifiri bir sokakta köşeye sıkıştıran bir gerçeğin anlatısı.