Gönderi

İstanbul'dan gelen bir haber, hilafetin lağvedildiğini ve son halife Abdülmecid'in palas panduras hudut dışına atıldığını bildiriyordu. Vahdeddin bu haberi alır almaz hâlâ gözlerimin önündedir, çocuk gibi sevindi. - Oh olsun budalaya... İşte gördü gününü! diye sevinçten kabına sığamıyor ve mütemadiyen söylenip duruyordu: - Ben zaten onun ne budala olduğunu bilmez miyim? Biraz aklı başında olsaydı, kupkuru bir hilafeti kabul eder miydi? - Saltanatsız hilafetin ne ehemmiyeti, ne kıymeti olabilir ki? Allah'ın sersemi bu kadarcık şeyi bile düşünemedi... Kuş beyinliliğini yine gösterdi... Buyursun, o da gelsin, menfa ne imiş görsün…
Sayfa 104 - Pelikan YayıneviKitabı okudu
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.