Türk Edebiyat tarihine geçen şairlerin belirli bölgelerde ait genetik veyahut epigenetik kodlara ait olması elbette ki tesadüf değil. Tesadüf değil cümlesini de; "Yaşadığımız dünyada zerrei miskâl tesadüfe yer yoktur.." ile pekiştire pekiştire öğreneceğiz inşallah.. Ve deklare edeceğiz, haykıracağız pozitif bilimin efsunuyla..
İbni Hâldun bildiğimiz üzere insanlık tarihinde sosyoloji bilimine dair ilk yazılı eser bırakarak sosyolojinin pozitif bir bilim dalı olmasına ışık tutan yazarımızdır ve müslümandır elhamdülillah. İbni Hâldun mukkadime'sinde coğrafyanın insan davranışlarına ve hatta kişilik türlerine olan etkisinden bahseder. Genetik faktörlerin haricinde kalan epigenetik kodlarımıza da işaret eder. Yani sadece babanızı var eden genetik aidiyetlerinizle var olmuyorsunuz.. Bir de babanızın biyolojik durumunu şekillendirmeye devam eden, epigenetik faktörlerden de yaratılıyorsunuz. Babanız uzun bir zamandır üzgün ve kırgınken, açken, üşüyorken hamilelik süreci başlamışsa annenizin, siz de karakter ve dış dünyadaki o andaki mevcut durum ve koşullara göre adapte olarak tasarlanıyorsunuz. Yaşadığımız coğrafyanın iklimlerin zaman diliminin epigenetik faktörle o kadar ilgisi var ki..
Devinim içerisinde olan bir ilişki bu. Her an şekilleniyor gece ve gündüz gibi. Ve siz farkında olsanız da olmasanız da yaşadığınız coğrafya ve iklime göre şekilleniyorsunuz anlık olarak. Bu da kişilik türünüzden mizacınıza burcunuza karakterinize hatta İbni Haldun'a göre kaderinize bile etki ediyor. Bu anlamda belirli bir bölgede çıkan şairleri de sadece genetik bilimiyle izah edemiyorsunuz. Epigenetik faktörlerin etkisi insanlığın kaderini etkiliyor. Bölgesel gıdalar, bölgesel iklim koşulları, bölgesel manyetik ekti.. Vb bölgesel etkenler ve sebepler sadece bizim varlığımızı şekillendirmekle kalmıyor aynı zamanda varlığımızın da mayası olmuş oluyor.. Çamuru veya atasözüyle hamuru da genetik mirasımız oluyor, genetik mirasımızın iç mimarisine etki eden faktör olmuş oluyor..