1935-1948 yılları Türkiye’sinden merhaba!
Hiç mektuplaştınız mı veya kartpostal attınız mı? Öylesine, içinizden gelerek uzunca yazdınız mı mesela? Cevap beklediğiniz biri oldu mu? Teknoloji çağındayız ya ne mektubu bekleyemem ben o kadar çat ararım dediğinizi duyar gibiyim.
Canım Aliye, Ruhum Filiz bu kitabı okumak istemiyordum ilk başlarda; sanki birinin özel hayatına karışmışım gibi bir his veriyordu. Ama bir yerden sonra mektuplar o kadar sardı ki karşı tarafın ne yazdığını bilmeseniz bile dönemin koşulları ile Sabahattin Ali’nin nasıl coşkulu bir aşık, sorumlu bir eş ve sevecen bir baba figürü çizdiğini görüyorsunuz sevgili okur.
Mektuptan bir alıntı ile bitiriyorum:
“İhtiyarladığımda çekilmez bir adam hakkındaki iltifatına teşekkür ederim. Ama bu tahminin doğru çıkamayacak sanırım. Çünkü ihtiyarlayacağımı kim söyledi? Hep genç kalacağım!” (Sf.129)