"- Küçükken, büyüyünce ne olmak isterdin? (...)
- Gülmek yok ama.
- Asla.
- Tanrı olmak istedim hep. İnsanların kalplerine daha fazla merhamet vermeyi düşündüm. Daha fazla gülümsemeleri için.
- Tanrı mı?
Dedi gülmeye başlayarak. Gülmesinin bitmesini bekledi Zengüf ve devam etti;
- İnsanların gülümsemesi seni neden ilgilendirsin ki?
- Öyle deme. Dünyada paranın hakimiyet kurduğunu bilmezdim. Mesela paranın insanları satın aldığını sonradan öğrendim. Ya da paranın yeni bir ahlak inşa ettiğini. Benim için para sadece kolye ve şekerlerle biraz abur cubur almak için bir araçtı. Yaz gelince de dondurmaya bırakıyordu şekerler yerini. Çok sonradan öğrendim paranın araç değil de amaç olduğunu.
Para için insanların neler feda edebileceğini. O zamanlar para insanları mutlu etmezdi. Ya da ben öyle zannederdim bilmem. Bu yüzden büyüyünce Allah olucam derdim hep.
- İlginçmiş. Ben de bilim insanı olup bütün dünyayı değiştirmek istiyordum. Sonra dünya beni değiştirdi."