seninle bir İstanbul kentinde karşılaşmıştık, İstanbul... sen o zamanlar Konstantinopolis olduğunu henüz unutmuştun. ben seni daha terketmemiştim... terketmek üzereydim... geri dönüşün olmadığını, geriye dönülemeyeceğini henüz bilmiyordum karşıdan karşıya geçiyorduk. ben tam o an karar verdim. yerleşiklik o an yitirildi. gerisi sürekli bir git-gel artık... dönmeye ve kaçmaya çalışarak hep. oysa sana dönemiyordum işte, İstanbul. bütün dönüş biletlerimi saklıyordum, biliyordun ama kabul etmiyordun. dönüş yoktu, olamazdı, tıpkı gidişin olmadığı gibi.
ben hâlâ o uzun kıvrılan yolda bekliyordum.
oradan ayrılmamıştım ki...