Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Suâl olunsa, bunca evliyâ, şâir ve âşık-ı sâdık nefeslerinde Emîrü’l-Mü’minîn aleyhi’s-selâmı neden çokça övme gereği duymuşlardır. Çünkü Peygamber-i Zîşân sallallâhu aleyhi ve âlihi ve sellemin buyruğuna mutî olduklarından dolayıdır. Resûlûllâh (s.a.â.) şöyle buyurmuştur: “Allâhu Teâlâ, kardeşim Ali ibn Ebû Tâlib’e sayısını yalnız kendisinin bildiği kadar fazîlet etâ etmiştir. Her kim o fazîletlerden birini inanarak anlatırsa Allâhu Teâlâ, o insanın geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affeder. Her kim Ali’nin fazîletlerinin yazıldığı bir kitâba bakarsa Allâhu Teâlâ, onun gözüyle işlemiş olduğu günahların hepsini affeder.” Sonra, Resûlûllâh sallallâhu aleyhi ve âlihi ve sellem şöyle buyurdu: “Kardeşim Ali ibn Ebû Tâlib’e bakmak, zikrini söylemek ibâdettir. Allâhu Teâlâ, Ali ibn Ebû Tâlib’in velâyetini kabûl ve düşmânlarından berâat etmeyen insanların ibâdetlerini asla kabûl etmeyecektir.” Öyleyse bizler de Şâh-ı Velâyetin kimi fazîletlerini Hurûfî Muhîtî Dede’nin nutkuyla zikredelim: Evvel âhir ‘âleme sultân sensin yâ ‘Alî Zâhir ü bâtın şeh-i devrân sensin yâ ‘Alî Gayr yokdur sâhib-i fermân sensin yâ ‘Alî “Kâf u Nûn”dan vâcib-i imkân sensin yâ ‘Alî Şeş cihetden görinen her ân sensin yâ ‘Alî Kevkeb ü seyyâre vü gerdân sensin yâ ‘Alî Rûz u şeb mihr ü mehe tâbân sensin yâ ‘Alî Âdem ü Havvâ vü Şît Îdrîs ile Nûh âşikâr Hızr u İbrâhim ü ‘İsî Mûsî-i müştâk-ı yâr Hâtem-i hatm-i nübüvvet sâhib-i şer‘-i karâr Hûr u gılmân u melâ’ik ins ü cinn ü mûr u mâr Fevk u taht u pîş ü pes ü berr ü bahr u nûr u nâr Cümle zerrât-ı cihân u ‘âlem-i hej-deh hezâr Mazhar-ı zât u sıfat yeksân sensin yâ ‘Alî Şâh Hasan hulk-ı rızâ vü Şâh Hüseyn-i Kerbelâ Şâh Zeyne’l-‘Âbidîn Bâkır imâm-ı kîmyâ Ca‘fer-i Sâdık dahi Kâzım ‘Alî Mûsâ Rızâ Hem Takî vü bâ Nakî hem ‘Askerî sâhib-livâ Mehdî-i sâhib-zamân u hâdî-i nûr-ı Hudâ Çâr-deh ma‘sumla on iki imâm-ı pîşvâ Gevher-i bahrun-durur ‘ummân sensin yâ ‘Alî Levh-i Mahfûz-ı İlâhî genc-i Kur'ân-ı mübîn ‘Arş u kürsî vahy u ilhâm-ile Cibrîl-i Emîn Kâşif-i sırr-ı tılısmât-ı beyân-ı müşkilîn Müfredât ile mürekkeb hem mukatta‘ muhkemin Sûre-i remz-i “Duhân” nûr-ı semâvât u zemîn Kâ’im-i dîn-i Nebiyy-i kıble-i ehl-i yakîn Sâhib-i ser-defter ü dîvân sensin yâ ‘Alî “Sî vü dû” esmâ-i kül fazl-ı Hudâvend-i kadîm Nokta vü hem “Bâ-i Bismillâhirahmânirrahim” İstivâ-yı seb‘a âyât-ı sırât-ı müstakîm Çeşme-i mâ-i ma‘în Firdevs-i gülzâr-ı na‘îm Devlet-i dîdâr-ı bâkî ahsen-i vech-i kerîm Sâkî-i ebrâr-ı mü’minân şefî‘-i ehl-i bîm Rûz-ı mahşer rahmet-i Rahmân sensin yâ ‘Alî Hayme-i mi‘âd u kuds ü Ka‘be-i Beytü‘l-Harâm Remz-i tenzil-i beyân esrâr-ı te’vîl-i kelâm Rûşenâ-yı hâne-i dîn dâfi‘-i küfr ü zalâm Şehsüvâr-ı nâmdârân-ı cihân mülk-i nizâm Dürr-i deryâ-yı hakîkat hâce-i mîr ü gulâm Haydar-i Kerrâr ya‘nî Murtazâ hayrü'l-enâm Mefhar-ı ‘âlem şeh-i devrân sensin yâ ‘Alî Çâkerün olmak Muhîtî’nün degül gerçi yeri Kanberünün ger kabûl olursa olur Kanberi Kulunun kulluğın itmek devlet-i İskenderi Hâk-i pâyün başına şâhân-ı tâc-ı efseri Kabz u bastına alurdı ahter ile bahteri Ger nazar kılsan ana lutf-ile ey dîn serveri Kim ‘inâyet kânı zü'l-ihsân sensin yâ ‘Alî Hurûfî Muhîtî Dede (d. 1552) Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyü’l-azîm ve sallallâhu âlâ Muhammedîn ve Âlihi't-tâhirîn. Kaynak: Şeyh Sâduk, Emâli’s-Sadûk: s. 201, 10. hadîs Ayrıca Şeyh Muhammed Bâkır el-Meclîsî, Bihârü’l-Envâr, C. 38, B. 64, 4a Ayrıca: Seyyid Süleymân Belhî el-Kundûzî, Yenabiü'l-Mevedde li-Ehli'l-Âbâ: C. 1, s. 144-145 Müsebbâ: Muhîtî Dede, Dîvân-ı Muhîtî, 1. musammat (Neşreden: Gülay Şahin) Nakış: Şemâil-nâme-yi İmâm Ali ibn Ebû Tâlib aleyhi’s-selâm: Kaçarlar ekolü, XX. asır (Musée des Civilisations de l’Europe et de la Méditerranée, Marseille FR) Alıntı: twitter.com/gulamihayder/st...
·
112 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.