Pandora kutusunu duymuşsunuzdur. Efsaneye göre, iki Yunan tanrısı tarafından yaratılan bu kutu, eğer açılırsa insanoğlunu felakete sürükleyecek her türlü kötülük barındırıyor. Hastalıkta buna dahil. Kitapta iki farklı Pandora kutusundan bahsediliyor. Biri şifa veren ve nimetlerle dolu olan bir kutu, diğeri öldürücü virüs ve lanetlerle dolu bir kutu. Buldukları kutunun içinde - kitapta çömlek olarak bahsediliyor -ya biyolojik silah var, ya da tedavi amacıyla kullanılabilecek ilaç. Bilmeleri imkansız. Fakat çok büyük bir sorun var. Çömleği yanlış kişilerin eline geçmesi an meselesi. Bir yeraltı şehri, Pandora'nin kutusu, ona sahip çıkmak isteyen ve onun uğruna cinayet işlemeye hazır ülkeler. Amerika, Türkiye ve Irak. Ve en kötüsü yüzyılın en büyük arkeolojik bulgusunu almak isteyen İslami Cihat örgütü. Biz kitap severleri, özellikle korku türünü sık okuyanları germek zordur. Bu tamamen yazarın yeteneğiyle alakalıdır. Bazı yazarlar en basit hikayeyle bir okuru germeyi, rahatsız etmeyi başarırken, bazı yazarlar da orijinal bir konuyu anlatırken bu konuda yetersiz kalır. Tıpkı bu yazar gibi. Yazarın iki kitabını okumuş biri olarak söyleyecek olursam,, Christopher Golden türün hakkını verme konusunda yetersiz. Korku dünyasının usta isimleri aynı kurguyu yazmak istese, eminim biz okurları ürkütüp germeyi başarırdı. Ben aslında Ağrı Dağı hezimetinden sonra kitabı almayı düşünmüyordum. Puanı düşük olmasına rağmen hem yazara bir şans daha vermek istedim hem de güvendiğim iki okurun yorumlarına istinaden almaya karar verdim. Kurgu olarak güzel, ona lafım yok. Fakat ben korku beklerken yazar silahlı çatışmalara ve karakterlerin özel hayatlarına yer vermiş. Kısacası Ağrı Dağı'ndan bir tık daha iyi olsa da, bana göre vasattan öteye gidemeyen bir kitaptı.

Pandora OdasıChristopher Golden · İthaki Yayınları · 023 okunma

·

97 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nuray Takaz Durmuş