Gönderi

Asıl sevdiğim konuşma, düşünmeğe mecbur olmadan, söylediklerime ehemmiyet verilmediğini, onların unutulacağını bilerek konuşmaktır. Yani sevdiğim, beni sevdiklerini de bildiğim kimselerle konuşmak... Bazı insanlar vardır, uzun uzun, derin derin dinlerler, sonra uzun uzun, derin derin düşünürler, ona göre cevap verirler. Hem daima böyledirler. Ne oluyoruz? Ne diye kendilerine bu derece ehemmiyet verirler? Onların diyecekleriyle dünyanın hangi meselesi halledilecek? Kendilerini biraz da bırakıversinler; belki o zaman benim beklediğim sözü, sırlarını bildirecek değil, özlerini sezdiriverecek, kendilerini bana tanıtacak, benden büsbütün başka bir şey olmadıklarını, yani sadece bir insan olduklarını öğretiverecek sözü bulurlar. Öyle uzun uzun, derin derin düşünerek verdikleri cevap, hemen daima unutulur, bütün sözler gibi unutulur; ama havadan sudan bahsederek, hiçbir ehemmiyet vermiyerek söylenilmiş sözlerin, kendimizi bırakarak edilmiş "iki çift lâkırdı"nın gönlümüzde daha silinmez bir iz bıraktığı çoktur.
Sayfa 15 - Yapı Kredi Yayınları
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.