Gönderi

İki çeşit içen vardır ve tutamak sorunu.
- Ya sen, görmeyeli neler yapıyorsun? - Ben çoğu geceler içiyorum, dedi. Şakağımdaki ağrıyı duymamak için. Bir çeşit umutsuzluktan kurtulmak için içiyorum. Belki kendi kendimden. İki çeşit içen vardır. Biri benim gibi, kurtuluşu içkiden beklemenin utancıyla içer. Bir de şu çevrendekilere bak. Bunlar neden içiyorlar? Toplum içinde yaşamanın baskısını, yükünü hafifletmek için. Çekinmeden bağırmak, yüksek sesle gülmek için. Sokakta hiç gülmemek için burda gülerler. Böylesi az içer. Ya ben? İçiyorum da kurtulabiliyor muyum? Belki yalnız baş ağrısından.... - Ya içmediğin zamanlar? - O zaman ararım - Hep arayacaksın sen. Ya resim, ya kitap... - Tutamak sorunu. İnsanın bir tutamağı olmalı. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutanağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Ben toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın! - Senin aradığın kadın dünyada yok, dedi. Bulamazsın, öyle kadın olmaz. İnsan bulabileceğini aramalı, dedi. "Sustu. konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı."
Sayfa 182Kitabı okudu
·
111 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.