Merhaba. Bu ayın okuduğum tuğlası John Fowles’in Büyücü eseri oldu. Grupça, başından sonuna kadar bir gizemin arayışın içinde bulduk kendimizi. Mutsuz bir hayat süren Nikolas'ın, Alison ile tanışması yaşamını daha da karmaşık hâle getirir. Yunan adasına, öğretmen olarak göreve gitmesiyle hikâye bambaşka yerlere doğru sürüklenir. Gizemli malikane sahibi milyoner Conchis ile tanışır Nicolas. Sanrı-hayal-gerçek birbirine karışır. Saf özgürlüğün anlamını kavramanın kendi içinde bir savaşımı haklı-haksız önemini sorgulamadan olgular çerçevesinde biz okuru da sınava tabi tutar yazar. Bir bilinmeze doğru adım atan Nikolas kendini büyük bir oyunun içinde bulur. Yanılgılar ve şüphelerle karar verme yetisi her an sınanır. Onunla birlikte bizde bu şüphelerin içinde kayboluruz. Kedi fare kovalamacasını aratmayan garip bir oyunun biri bitip biri başlıyor matruşka misali yeni gizler ortaya çıkıyor her defasında. Bu ayın en sevdiğim ve en tatmin edici eserlerinden oldu benim için. Yazardan okuduğum üçüncü eseri yine beklentimi karşıladı. #kitapalıntıları ~Nefret ettiğim şeyden kurtulmuş, ama sevdiğim yeri bulamamıştım ve böylece sevilecek hiçbir şey yer olmadığına inandırmıştım kendimi. ~Hepimiz, içten içe bir af bekleyen mahkûmlar gibiydik. ~İnsan böylesi anlamsız bir rutinin içindeyken nasıl kusursuz bir mısra oluşturabilirdi ki? ~Görünen o ki , kendi ufacık zaman birimimizde sonsuza dek tecrit edildik. ~Bazen odalar içlerinde yaşayan insanların ruhlarını özümsemiş gibidir... ~Özgürlüğü anladıkça ona daha az sahip olursun. ~Kimi anlar vardır ki sessizlik bir şiir olur. ~Duygular bütün düşünceleri altüst ediyordu.

BüyücüJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20242,183 okunma

·

101 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sessiz Okur