Japon Edebiyatı'ndan ikinci okumam türünün en etkin kalemlerinden biri olan Natsume Soseki oldu. "Sabahsa akşam olmadan öleceğinizi düşünün. Akşamsa yarının gelmesini dileyin. Hazırlıklı olmak ne yüce. Haysiyetsiz bir ölüm, utançların en büyüğüdür..." "Londra Kulesi" yazarın kaleminden okuduğum ilk öykü kitabı. Edebi açıdan oldukça başarılı ve betimlemeleriyle sahneleri gözünüzde canlandırabiliyorsunuz. Bu, başlangıçta okuyucuyu sıkı sıkı tuttuğu gibi özellikle Londra Kulesi hikâyesinde de zirveye ulaşıyor. Kitap, 3 öyküden oluşuyor ancak; ilk öykü olan 'On gece rüyası' kendi içerisinde de 10 öykü gibi. Kısa hikayeleri sevenler için daha çok keyifli olacaktır. Okurken yazarın iç dünyasının ne kadar başarılı bir şekilde yansıdığını hissedeceksiniz. Batı ile Japon yazı geleneğini bir arada kullanıp şahsına münhasır bir üslûp kullanarak dönemde örnek teşkil eden yazar, bana da Japon Edebiyatı'nı çok çok sevdirdi. "Ey yaratıklar, durun da izleyin. Başınıza gelecek laneti gözleyin. Buranın sınırları içinde... Bu toprağa bakanlar, dört kardeşi bulacaklar." Yaşadığı dönemin izlerini kalemine çok net yansıtan yazar, çelişkilerle dolu hikâyelerde hem karakterlerin iç dünyasını hem de yaşadığı dünyayı sorguluyor. Ülkenin modernleşme sürecindeki kişisel ve toplumsal psikolojiyi direkt yansıtırken; karakterleriyle de geçmişe bağlılığı şaşırtıyor. Japon Edebiyatından yakın zamanda incelediğim #kappa kitabında olduğu gibi yine yazarın iç yansıması öykülere yansıyor. Bu bence okumayı daha keyifli hale getiriyor. Japon Edebiyatı'na dair sırada bekleyen bir kitap ve 3 dergim daha olduğunu düşünürsek, oldukça keyifli okumalar beni bekliyor diyebilirim. Sizin de keyfiniz bol olsun

Londra KulesiNatsume Soseki · Fol Kitap · 202331 okunma

31 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Bahar Elkovan