Günde, bir sabah bir de akşam toplamda iki seferi olan hayali bir ada... Herkesin kaçmak istediği ama hapsolduğu bir ada... Kimsenin mutluluğu bulamadığı ada: Körburun... Bu adanın 1960-1990 yılları arasındaki üç kuşağının hayatlarının, ilişkilerinin aldığı yolu okuyoruz kitapta. Kitap diyorum ama sanki bir dizi izliyor gibiydim. Ada, insanlar her şey o kadar canlı bir anlatımla yansıtılmış ki hayran kalmamak mümkün değildi. Tek bir ana kahramanı yok kitabın, adadaki herkes başrol aslında: Seher, Neriman Hanım, Murat, Meral, Hayri... diye daha da sayarım. 590 sayfa kitap insanın gözünü korkutuyor gibi gelse de yazarın karakterleri ve yaşadıklarını kurgulama başarısı ile kitabı keyifle okudum. Kitabın temel bir olayı yok daha doğrusu olay içerikli bir kitap değil. Karakterlerin çocukluk, gençlik hatta bazılarının yaşlılık hallerine gelene kadar geçirdikleri değişimleri görüyoruz ve böylece bazı şeyleri neden yaptıklarını neden yapmadıklarını da anlıyoruz çünkü tanıyoruz onları, onlar bir yakınımız, bir komşumuz haline geliyor. Neriman Hanım sizin babaaneniz de onunla birlikte arkanızda kedi sürüsü ile adayı geziyorsunuz, Seher'e bir arkadaşının yanlış karar almasını istemediğin gibi müdahale ediyorsun, Hayri vasıtasıyla karaktersiz insanların hayatınızı nasıl mahvedebileceğini anlıyorsun... Hayali ada ve hayali karakterler aracılığıyla yazarımız darbe öncesi ve sonrasından, sağ sol zıtlaşmasından, azınlıkların yaşadıklarından, ırkçılıktan da bol bol bahsederek romana tarihi bir hava da katmış. Bu eserin Atillâ İlhan Edebiyat Ödülleri'nde roman dalında ödül almasını da yazar Hikmet Hükümenoğlu'nun karakterlerinin ruh hallerini, yaşananlara verdikleri tepkilerini başarılı bir şekilde oluşturmasından dolayı aldığını düşünüyorum. Akıcı, sürükleyici bu ada hikâyesini tavsiye ederim herkese.

KörburunHikmet Hükümenoğlu · Can Yayınları · 20161,373 okunma

·

138 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nuran Kılıç