1980ler Türkiye’sinde , varlığın ve imkanların dünyasıyla yokluğun ve imkansızlığın dünyası, birbirine temas etmeyecek, birbirine geçişi olmayacak şekilde iki kampa ayrılmıştı.. Peki birincisinin imkanlarını ikincisinin isyanına tercüme edecek bir güç var mıydı?? Birçok şeyin gösterildiği için ve göründüğü kadarıyla değer kazandığı bir toplumda hepimiz epeydir vitrinde yaşıyoruz.. Türkiye’deki vitrinler hiç bu kadar zengin, insanların alım güçleri hiç bu kadar düşük olmamıştı.. Peki bunu biliyor olmak, bakışlarımızı vitrinin dışındaki bir hayata çevirebilecek mi? 1980ler Türkiye’sine sosyolojik bir bakıştan daha fazlası..