Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

O günlerde yeni kurulan ve başında Yaser Arafat'ın bulunduğu el-Fetih ile İsrail arasındaki çatışmalar artmaya başlamıştı. Hayatı boyunca silahlı mücadelenin karşısında olan Hüseyni'nin bu yaşlı hali ile yapabileceği pek bir şey de yoktu. El-Fetih'in hareketleri neticesinde 5 Haziran 1967'de harekete geçen İsrail güçleri tarihe Altı Gün Savaşları olarak geçen süreçte Mısır, Suriye ve Ürdün'ü yenilgiye uğratmayı başardı. Mısır'dan Gazze ve Sina'yı ele geçirirken, Suriye'nin Golan Tepelerini, Batı Şeria'nın tamamını ve Doğu Kudüs'ü işgal ettiler. 1948 Savaşı'nın sonunda, Filistinlilerin toprakları, sus payı olarak Avrupalı sömürgeciler tarafından diğer Arap devletlerine ihsan edilmişti. 67 Savaşı ile İsrail, bu diktatörlerin ellerindeki oyuncaklarını alıvermiş oldu. Artık yeniden Filistinlilere acınabilir, Kudüs Davası güdülebilirdi! (1967 Altı Gün Savaşı'nda İsrail güçleri Kudüs'ü ele geçirdiler) Sadece Arap dünyası değil, bütün dünya şaşkınlık içindeydi. Yahudi dünyası bu başarıya bir türlü inanamıyor, aralarındaki inançsızlar bile Mesih'in askerleri olduğuna kanaat getiriyordu. Aslında en doğru analizi bir gazeteci yapacaktı: **Bu savaş Arap ordularının yenilgisinden ziyade, bütün Arap yöneticilerinin ihanetinin belgelendiği bir savaş olmuştur!**
Sayfa 139Kitabı okudu
·
1 artı 1'leme
·
189 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.