Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
“Çünkü özgürlüğün yegane anahtarı insanın düşünebilmesiydi.” M.S 370 yılında İskenderiye’de doğmuş filozof ve matematikçi. Bir kadın olduğu için, daha doğrusu düşünen, akıl yürüten ve fikirlerini ifade eden bir kadın olduğu için otorite ve halk tarafından haliyle dışlanmış. Fakat inandığı doğrulardan bir an bile vazgeçmemiş Hypatia. Kendini Platon’un öğrencisi kabul etmiş. Akıl yürütmeyi, sorgulamayı ve en önemlisi bunları ifade etme cesaretini kendinde inşa etmeyi öğütlemiş. Elbette cesur bir çok düşünür gibi ölümle cezalandırılmış. İskenderiye kütüphanelerinden olabildiğince yararlanabilmiş şanssız(!) insanlardan Hypatia. Öyle ya; aydınlanmanın cezasının ölüm olduğu bir çağda ne denilebilir başka. Tabi ölüme hangi anlamı yüklediğinize göre değişir. Dünyadaki fiziksel varlığının toprağa karışması mı yoksa buna rağmen fikirlerinin çağları aşması mı? İkincisi sanırım çok da ölüm sayılmaz. Parçalara ayrılıp yakılan bedeninin fiziksel varlığı toprağa bile karışamamıştı Hypatia’nın, yakılıp bir duman gibi gökyüzüne dağılmıştı. Belki de böyle korumuştu varlığını. Toprağın altında çürümedi fikirleri, bir duman gibi özgürleşti ölümsüzleşti ölümünden sonra. O zaman cümleyi düzeltiyorum; ölümünün yürek yakıcılığına rağmen Hypatia, İskenderiye kütüphanesinden olabildiğince yararlanabilmiş şanslı insanlardandı. Çok güzel bir ilham kaynağı, herşeyden çok o çağda kendini ifade edebilmiş bir kadın olarak İyi ki tanıştık Hypatia.
Yanlış da Olsa Düşünmek Hiç Düşünmemekten Daha İyidir - Hypatia
Yanlış da Olsa Düşünmek Hiç Düşünmemekten Daha İyidir - HypatiaTuğba Sarıünal · Destek Yayınları · 20201,858 okunma
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.