Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

175 syf.
10/10 puan verdi
Gündelik yaşantıya hayalleriyle dokunan yazar hikâyeleri genellikle gerçekçi -gözlemci tarzda yazmış.İncelikle kurulan duygusal bağlarla oluşturulmuş karakterler tüm kitaba yayılmış. Doğa-insan-yaşam üçgeninde öyküler bıçak gibi keskin ve uyarıcı. Hikayelerin içinde harmanladığı toplumsal sorunlar, diyaloglar vasıtasıyla okuru sahici bir mekân ve atmosfere sürüklüyor.Öyküler düş mesafesini aşıp gerçekleri anlatıyor ve bunu abartmadan, incitmeden,öfkelenmeden yapıyor. İlk öyküde karşımıza çıkan çocukluk günlerini öylece düşünüverirsiniz ve tüm düşünceler birer film şeridi gibi geçer gözlerinizin önünden.Sizi geçmişinizi unutturmayacak kaleme aldıracak kadar derinden etkiler yaşadıklarınız. Mübadelenin ne olduğunu, insanların yuvalarından kopuş sürecini, iki bavula sığdırmaya çalıştıkları hayatlarını, geride bıraktıkları vedalaşamadıkları evleri anlatırken saf tertemiz hayaller kurulurdu. Oysa ki zaman geçti, mekanlar değişti, çocuklar büyüdü. Ama yaşanılanlar unutulmadı. İkinci öykü Karantina Günlüğü. Her ülkeyi kasıp kavuran salgın bir hastalığın pençesindeydi dünya. Alışılmışın dışında kurulan yeni düzenin birer parçalarıydık. Önce beynimize sonra dilimize yerleşen korona, karantina, sosyal izolasyon, sosyal mesafe… Yüreğimize oturansa zamansız yitip giden hayatlar. Yazarın o günlerde neler yaptığını neler yaşadığını anlattığı çok tanıdık duygularla yüzleşiyoruz. Üçüncü öyküde bir trafik kazasında kırk iki çuha çiçeği ve bir akasya ağacı ölümüyle çocukluğunda trafik kazası görmek isteyen ama kazayı yaşamak zorunda kalan adamın yaşadıkları oldukça düşündürücü. Dördüncü öykü kız çocuklarının okutulmasın altını çizerken kadın olmanın,ana olamamanın hüznüne dokunuyor. Beşinci öykü Sıcak Bir Gece'de sıcak bir gecede yaşamın gürültüleri,gündelik hayatla ilgili gülümseten ve iç sızlatan ayrıntılar var.Sahi insanoğlu yaptığı gürültünün farkında mı ? Altıncı öyküde Sıradan Olaylarda müsilaj,deniz ve çevre kirliliğini,bilinçsiz avlanma hayvanların bakış açısından anlatırken yüzleştiklerimiz hayata başka başka pencerelerden bakmamızı sağlayacak. Yedinci öyküde küçük meşe ağacının soruları karşısında insanlığı sorgulamaya başlayabilirsiniz.Doğaya,canlılara,havaya,suya verdiğimiz zararlarla dünyayı neden yok etmeye çalışıyoruz? Sekizinci öyküde karşımıza çıkan çocukluk günlerini öylece düşünüverirsiniz ve tüm düşünceler birer film şeridi gibi geçer gözlerinizin önünden . Misketleri top oynadığın boş arsayı kurban bayramında kestirmeye kıyamadığın Pamuk'u...Çocukluğunun en saf hallerini hatırlarsın. Dokuzuncu öyküde ömrünün son deminde kaçırdığı treni yakalamaya çalışan yanlızlığını yaşamın güzelliklerini keşfetmesiyle dolduran sorgulamadan yaşadığı günleri geride bırakarak yeni bir yaşama cesaret etmesinle umutlanıyoruz. Onuncu öyküde İstanbul'da Noel kutlamalarıyla insan manzaralarına yol alıyoruz. Adım adım İstanbul'da o büyülü şehrin panaromasında kayboluyoruz.Unutmaya yüz tuttuğumuz anıları anımsatan şehrin sesleri ve renklerine bir daha aşık oluyoruz ....
Bulutlara Yazılan Öyküler
Bulutlara Yazılan Öykülerİlhan Günay · Mythos Kitap · 20233 okunma
·
1 artı 1'leme
·
138 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.