Bugün çok güzel bir kitap bitirdim, belki kitabın sayfaları bitti ama karakterleri hala capcanlı benim için ve eminim ki Heathclif, Catherine, Cathy ve diğerleri unutmayacağım karakterler arasında yer alacak. Bronte kardeşlerin methini çok duymuştum ama tanışma fırsatını yeni buldum. Charlotte Bronte ile henüz tanışmamış olsam da Emily Bronte beni büyüledi. Onu en çok büyüleyici kılanda o kısıtlı yaşam şartları altında bu kadar iyi bir eser ortaya koyabilmiş olması. Yetenek zaman ve mekan tanımasa gerek ortaya böyle güzel bir eser çıkmış.
Kitap iki nesile yayılmış bir aşk hikayesini konu alıyor, konu başta zayıf gibi görünse de Bronte bunu öyle güzel işlemiş ki karakterleri okurken, onları yaşadım. Hatta sık sık karakterlere tepki verdim. Sık sık kitap okuyanlar bilirler, insan bir zaman sonra okuduklarına tepki vermez oluyor, bir süre sonra sizi etkileyen bir kitap bulmak çok zorlaşıyor ama Emily Bronte beni etkiledi. Okurken zihnim hiç durmadı, hem ona, hem karakterlerine hayran kaldım hemde karakterlerin hayatın içinden oluşu beni sürekli gerçek hayatla ilgili düşünmeye itti. Yazarın kurgusunu da çok beğendim, olayları sunuş biçimi de kitaba oldukça güzel bir hava katmıştı.
Ne kitabı ne yazarı fazla övüp yanlış bir beklentiye sebep olmak istemiyorum ama bir gün yolunuz Uğultulu Tepeler'e düşerse Emily Bronte'a kulak verin derim.
Son olarak ben Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan baskısını okudum, çevirisiyle, başındaki ve sonundaki metinlerle de oldukça iyi bir baskıydı. (Sondaki metin Virginia Woolf'un Bronte kardeşler hakkındaki yazısı idi.)