Gönderi
“Doğu’nun Kafkası” olarak kabul edilen Sâdık Hidayet, bu eseriyle 20.yy İran edebiyatına yön veren isim olarak öne çıkmıştır.
Eseri okumadan önce Sâdık Hidayet’in “çevresindekilerin onu hep silik, işe yaramaz biri olarak gördüklerini” düşündüğü bilmeniz gerekiyor. Tahran’da dünyaya gelen Hidayet 48 yaşında Paris’teki evinde ölü bulunmuştur. 25 yıllık arkadaşının söylemine göre; günlerce havagazlı bir apartman arayıp bulduktan sonra; dairesine kapanıp, bütün delikleri tıkayıp gaz musluğunu açıp, kendisini ölüme hazırlamış.
Sâdık Hidayet, İran’ın gerilemesinde halkın sağırlığı ve körlüğünün etkisi olduğunu düşünmüştür. Eserinde hem buna yönelik hem de çevresine karşı kapalılığının izlerini görmek mümkün.
Afyon tiryakisi olan Sâdık Hidayet, bana göre eserindeki kahramanı da bu şekilde betimlemiş ve onun üzerinden insanlara, ölüme, hayata bakış açısını; uyku uyanıklık ikilemi arasında okuyucuya göstermek istemiş.
·
111 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.