Beklediğimden çok farklıydı. Adı hiç geçmeyen kahramanımızın Nüzhet'e olan kaçamak sevdasını, hastalığına olan acısını, annesine olan sevgisini, dünyanın onun ruhunda açtığı bütün duyusal ve duygusal detayları en ince ayrıntısına kadar okura yansıtıyor Safa.İlk psikolojik roman ünvanıyla tanınan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu dönemin sorunlarına ve sıkıntılarına hafiften değinmeden de geçmiyor.
Genel olarak kahramanın hastalığının üzerine kurulmuş bu romanı 3,5/5 oranında sevmemin yanı sıra içerisinde dönemin diline özgü kelimeler geçiyor.Kelimelerin manasını anlamak için sayfanın en altına iliştirdikleri tercümelere bakmak akıcı okumayı biraz devre dışı bırakıyor.
Yine de okuduğum kitapların arasında iç dünyaya bu kadar ince çizgilerle inmeyi başarabilenlerin nadirlerindendir kendileri.
Ve kahramanın en sevdiğim özelliği yalandan nefret etmesi, 'dünyanın hiçbir Nüzhet'i #yalan söylememelidir' diye yakınmaları oldu sanırım