Gönderi

Kar kuyusundan dondurma
Büyükçamlıca tepesinin eteğinde bir kar kuyusu vardı. Ağzının genişliği en az yirmi beş otuz metre olan ve aşağıya doğru huni gibi daralan kuyuya, döne döne kazılmış daracık bir toprak merdivenle inilirdi. Gene en az sekiz on metre genişliğinde olan kuyunun dibi, çok kalın bir saman tabakası ile örtülü idi. Karcı, bu saman örtüsünün bir ucundan küçük bir delik açar ve tazyik ile buzlaştırılmış kardan istenilen miktarda tartarak müşterisine verirdi. Kuyunun en altında ise, eriyen kar sularının akması için bir ızgara bulunurdu ki bunu biz göremez- dik. Zira kuyudaki kar bütün bir yaz mevsimi devam eder, herhalde kışın dağdan kar toplayıp indirme zamânı bu ızgarayı görmek mümkün olurdu. Karcı, istenilen malı hazırlayıncaya kadar biz de samanların üstünde dolaşır, sonra da toprak merdivenden yukarı çıkar ve dondurma kutusunun başına geçerdik. Ama soğuk suyu, soğuk meşrûbatı¹ ve bilhassa dondurmayı çok seven babam, bu işi pek herkese bırakmazdı. Sahlep ile kaynamış süt, mâdenî dondurma kutusunun içine konur ve kutu da küçük tahta fıçısının içine takılır, kaya tuzu ile kar da kutu ile fıçı arasındaki boşluğa yerleştirilip sıkıştırılınca, işte o zaman kutuyu karın içinde çevirecek kolun döndürül- mesi işi başlardı. Adeta herkes, yarışla bu çevirme işi- ne iştirak etmek ister ve sütün donması sabırsızlıkla beklenir, nihayet kıvamın geldiğini bilen büyükler kutuyu açınca, bu defa da sıra, dondurmanın taksimi
Sayfa 104
·
64 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.