Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1552 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 günde okudu
Her felaketin iki ilacı vardır: zaman ve sessizlik.
İki ciltten oluşan bu kitabı okumaktan gözünüz korkuyorsa, akıcılığından hiç şüpheniz olmasın.  Kitap, bir denizci olan Edmond Dantes’in en mutlu gününde suçsuz yere hapse atılmasıyla başlıyor. Hapiste kaldığı sürede, bunu yakınım dediği insanların planladığını öğreniyor ve bir intikam yemini ediyor. Ne suç işlediğini bile bilmeden karanlık bir hapishane hücresine atıldıktan sonra delirmenin eşiğine geliyor. Hatta tam kendini öldürmeye niyetlenirken bir mucize gerçekleşiyor. Bulunduğu hapishanenin başka bir hücresindeki Rahip Faria ile tanışıyor. Bu adam onun aklını başına getirirken, hapishaneden kaçacağı güne kadar hayata dair bütün bilgisini aktarıyor. Hiç beklemediği anda gelen bu yardım eli sayesinde Dantes’in hayatı değişiyor. Denizin ortasındaki bu korkunç hapishaneden kaçış hikayesi efsane olsa da, hakkında detay vermeyim ki sürprizi kaçmasın :) Kitabın ilk sayfalarında Marsilya’da başlayan hikaye, ilerleyen bölümlerde Paris’e taşınıyor. Bana göre kitabın en güzel detaylarından biri, alt metinlerde o dönemin Paris’i hakkında birçok bilgi bulunması. Dönemin partileri, insanların yaşam tarzı, kültürü ve görgü kuralları hakkında birçok şey öğreniyoruz. Tüm entrikalara rağmen karakterlerdeki nezaket ve naiflik göz yaşartıyor. Hatta olayların arka planında bu yaşam tarzı vurgulanıyor. Karakterler Marsilya gibi ufak bir bölgeden gelerek, Paris’in ışıltılı yaşantısında kendilerine yer ediniyorlar. Dantes’in hapse girmesinden sonra geçen yıllarda, hayat hepsine farklı kapılar açıyor. Fakat eninde sonunda hayatları yine ortak bir paydada buluşuyor. Geçmişte yaşananlar hiçbirinin peşini bırakmazken, hala tek dertleri çocuklarının evleneceği kişilerin statüsü oluyor. Bu yeni neslin evlilik planları kitapta önemli bir yer kaplıyor. Bunun yanında sosyetedeki konumları, maddi mal varlıkları gibi konuların da özellikle altı çiziliyor. Dumas’ın bu tercihinin, dönemin yaşantısına atıfta bulunmak için yazdığı düşünülebilir. Dantes, tam tamına 14 yıl suçsuz yere yattığı bu hapishaneden bambaşka bir adam olarak çıkıyor. Bunca yıl ince ince tasarladığı intikam planını gerçekleştirmek için harekete geçiyor. Böylece Paris sosyetesine bomba gibi bir giriş yapıyor. Kitabın ilerleyen bölümlerinde bu intikamın nasıl bir zeka ile tasarladığına hayret edersiniz. Monte Cristo Kontu’nu, geçtiği dönem ve anlatım tarzı sebebiyle tarihi aşk kategorisinde değerlendirebiliriz. Çünkü kitapta tarihi aşk ile özdeşleşmiş birçok unsur bulunuyor. Yüksek sosyete, kabarık elbiseler, ışıltılı balolar ve düelloların yanında kitap, savaştan ve tarihten izler de taşıyor. Ancak bu kitap baştan sona bir tarihi aşk hikayesi değil, çünkü aşk hikayesi ikinci planda kalıyor. Dantes ve Mercedes’in aşkıyla başlayan hikaye, ilerleyen sayfalarda farklı bir boyuta taşınıyor. İhanetin ve aradan geçen uzun yılların üstüne hala bir aşk yaşayabilecekler mi? Yoksa hayatlarına giren farklı insanlar onları tamamen değiştirecek mi? Kitabın ara bölümlerinde Doğu kültürü ile alakalı çok fazla detay var. En başta, gizemli Monte Cristo Kontu’nun Doğu’ya ve zevklerine olan aşırı düşkünlüğü insanları da şaşırtıyor. Bu zevklerini, olağanüstü servetinin göstergesi olarak ortaya koyuyor. Monte Cristo adasını gizemli bir Doğu sarayı haline getiriyor. Kölesi ve sağ kolu olan Ali de bu masala gerçeklik payı katıyor. Diğer yandan karakterlerin arasındaki bağlantı ile o dönemin Osmanlı olayları da kitapta yer alıyor. Tepedelenli Ali Paşa’nın hikayesi, Monte Cristo Kontu’nun intikamının önemli bir parçası. Bu yüzden kitabın bir bölümünde Osmanlı topraklarına da yolculuk yapıyoruz. Satır aralarında ise, yazarın karakterleri üzerinden yansıttığı bakış açısıyla Avrupa’daki Türk algısına şahit oluyoruz. Hikayenin en etkileyici noktalarından olan intikam planının, Alexandre Dumas’nın usta kaleminden çıktığını söylemeye gerek yok. Bu uzun soluklu serüvende, hiç tahmin etmediğimiz yerlerde ortaya çıkan olaylar okuyucuyu oldukça etkiliyor. Bana kalırsa, birçok insanın kitabı sevmesinin en büyük sebeplerinden biri de bu. Ayrıca Dumas, bu kitabının dışında da edebiyata kazandırdığı eserlerle başarısını ortaya koymuş bir yazar. Hatta Monte Cristo Kontu’nu yazmaya başladıktan bir yıl sonra, Paris yakınlarındaki bir bölgeye Monte Cristo Şatosu adında bir malikane yaptırdığı biliniyor. Bu eve ek bir bina yaptırarak yazılarını orada yazıyor. Aynı zamanda Ezel dizisininde Monte Cristo Kontu'ndan esinlenildiğini de belirtmek isterim.
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,6bin okunma
·
311 görüntüleme
Ena Gramma okurunun profil resmi
Çok merak ediyordum, bu incele ile kesinlikle almam gerektiğini bir kez daha anladım.
Mavi okurunun profil resmi
Mutlaka okumalısınız, ben hala etkisinden çıkamadım. Müthiş bir eser💙
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.