İşte Kudüs...
Toz bulutunun içinde duvağı dağılmış bir gelin gibi... Kırılmış parmaklarından sızılar damlattığı ağzı kırık bir testiden,
Bakır bir maşrapaya su dolduruyor. Cebelü'l-Mükebber'den bir Bilal sesi bir Ömer gülüşü, Kıble Mescidi'nden yükselen ezan ağıdına karışıyor, Yollar düğümleniyor yolcunun hançeresinde,
Bir dua ritmiyle kaldırıp ellerini,
"Lâ havle ve lå kuvvete illâ billâh" diyerek
Bakıp Yukarı'ya
Bir pervanenin, kandilin alevine dokunduğu gibi Dokunuyor Kudüs'e.