1968'li yıllara gelinirken artık Chomsky sadece akademik çalışmalarıyla değil politik düşünceleriyle de ön plandaydı. Ve toplumsal muhalefetin sesi olarak ödemesi gereken bedelin de bilincindeydi. Geçmişe dönüp baktığında Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht öldürülmüş, Antonio Gramsci yıllarca hapislerde çürüdükten sonra hayatını kaybetmiş, Bertrand Russell defalarca hapse girip sansürlenmiş ve çalışmasına izin verilmemişti. Geleceğiyle ilgili bilinçli bir yol çizmesi gerekti. Bakması gereken bir ailesi, kariyeri ve sorumlulukları vardı. Fakat tıpkı babası gibiydi. İyi bir toplum yaratma ülküsüne sahipti ve bunun için her türlü zorluğa ve zorbalığa göğüs germeye hazırdı. Hayatının her döneminde gündemi meşgul eden konuları ve hükümet politikalarını sorgulamayı kendisine görev edinmişti.