Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
·
Puan vermedi
Okumak Nefes Almaktır Üzerine İnceleme
Yazar ilk başta kitapların hayatındaki yerinden ve öneminden ayrıca hayatında olan ve hayatına aldığı kişilerin de kitaplarla en az onun kadar ilgilendiğini belirtmiştir. Daha sonra medyanın yaygın kullanımı kendine neden hala kitapları somutluğu üzerinden okuyoruz? diye sordurtmuş. Kızının medyayı aktif ve profesyonel kullanışı onu eski hayatında mektup yazmasını ,daktilo kullanmasını, açık hava sinemalarına gitmesini hatırlatmış ve o zamanlar kitap da okuduğunu eğlenceye böyle ulaşabildiğini vurgulamıştır. Gittiği her yerden birçok kitap alarak dönmüştür ve ikinci bir dil edinimini de bu gezilerle sağlamıştır. Yeni neslin akıllı cihazları tercih etmesinin sebebini kitap ,televizyon vb. araçların tek bir yerde ve cepte taşınabilir olmasına yani kolaylığına bağlar. Hayatımızı kolaylaştıran ve çığır açan bu buluşun bir de eksi tarafları olduğunu bunların toplumsal ve bireysel hayatlarımızı derinden etkileyen karar mekanizmalarımız üzerinde etkisi olan şeyler olduğunu söyler. Kitabın artık belli bölümlerinin okutulduğunu önceden ödev olarak verilen uzun okumaların şu an bir isyan fitilini bile ateşleyebileceğini söyler yeni çağa göre kitap okumak artık nostaljik bir uğraş olmuştur. Bsonraki adımı öğrenme ve devamına istediği zaman ulaşmak açısından dizi film izlemektense kitap okumanın daha mantıklı olduğunu savunur. Kitap okumak onu hayal gücümüzle yaşamaya olanak tanır ekran medyası ise bize ne yansıtırsa onu sorgulamadan kabul ederiz bu açıdan kitap okumak düş dünyamızı da okuduğumuz orantıda genişletir. Evet medya sayesinde şu an her bilgi ve birikimler cebimizde ama medyadan önce bu bilgi birikimlerinin sahibi atalarımız yazarak biriktirerek bunları saklamanın ve günümüze ulaştırmanın yollarını keşfetmişlerdir. Okumak ve okumaya başlamak çok zor bir uğraş olarak geliyoruz bize örneğin okuyabilmek için alfabeyi öğrenmek sesleri tanımamız bilmek nefesimizi doğru ayarlamak vb. unsurlar gerekir. Bu zorluğu aynı zamanda yeni bir dil öğrenip okumasını yaparken de yaşarız. Zayıf okuma becerisine sahipsek bir de okuduğumuz metinleri anlamakta zorlanırız çünkü o an beynimiz okuduğumuzu anlamaya değil harfleri çözümlemeye odaklanır. Okuma sürecinde gerçekleşen bu kavrama işinin ve düşünme sürecinin belirli aşamaları da mevcuttur önce duyular aracılığıyla bilgi girişi sağlanır bunu duyusal bellekle yaparız sonra bilgiyi işleme işi kısa süreli bellekle yapılır en son ise bilginin saklanması işi uzun süreli bellekle yapılır ve bu bellek sınırsız kapasitelidir. Çalışan belleğin sınırlı kapasiteye sahip olması ise iyi bir okurun harflerle uğraşmasını değil tarayarak okuduğu halde anlayabilmesini şekillerinden anlam çıkarabilmesini sağlıyor. Niteliksiz bir okur isek de bu aşamaya gelmek için sık sık okuma yaparak bunu otomatik hale getirmeye çalışmalıyız. Nitelikli okurda mevcut olan otomatikleşmiş bellek onu ustalaştırmaz yanında bir de zengin bir kelime haznesine ihtiyaç duyar bunu da yalnızca kitap okuyarak yapabilir. Kelime haznesinin genişliğinin yanı sıra bağlam da önemli bir unsurdur yani bir kelimenin farklı bağlamlarda kullanımını bilmek onun kullanılış biçimini kavramamıza ve nitelikli bir okuma yapmamıza olanak tanır. Biz zihnimizde metni anlamlandırırken devreye yaşantılarımız ve deneyimlerimiz girer okuduğumuz metin ve bu yaşantılar çarpışarak ortaya ya yeni duygu ve düşünceler çıkararak bize bir zenginlik katar ya da eski duygu ve düşüncelerimizi pekiştirerek bize bir yarar sağlar. Eski duygu , düşünce ve sözcüklerimizle yeni anlamlar yaratabilmek zihnimizde yeni kapılar açacaktır. Kurduğumuz yeni zihinsel bağlantılar ve zihnimizde açtığımız yeni kapılar bizi derin okumaya götürür ve bir çeşit düşünme alıştırması olarak adlandırılır. Sözcük dağarcığımızı veya kelime haznemizi genişleten bu okuma eylemi bizim dünyayı , deneyimlerimizi ve yaşantıları daha iyi anlamlandırmamızın temelini oluşturur. Diğer değinilebilecek okuma türü ise kontrollü yoğun okuma bu okuma türünde bir gruba sesli olarak yapılan okumadan bahsedilebilir dinleyici bireysel bir hızda ayarlama yapamaz durup düşünemez istediği zaman dinlemeye ara veremez. Diğeri ise kontrolsüz yoğun okumadır burada bireysel okuma vardır ama birey göz atarak okuma yapar bu da bir verimsizlik doğurur her bireyin okunulanı kendinin yorumladığı bir ortama yol açar. Bu ortam ileride karşımıza Fransız Devrimi ve Ekim Devrimi gibi olayları çıkarır. Diğer bir okuma türü ise tarayarak/ yüzeysel okumadır medyanın çoğunlukla yazıya dayanması ve şu an da medyanın hüküm sürmesi bizi içerikleri hızlı hızlı ve yüzeysel okumaya iterek okuduğumuz şeyin kaynağına önem vermeden ve kaynağını merak etmeden okumaya iter. Şu an çağımızda işlerin çoğunun medyadan yürütülmesi bizi tercihen kitaplara yöneltebilir. Çünkü sürekli ekrana maruz kalan birey okuma yapmak istediği zaman ekran harici bir şeye yönelmek isteyecektir ve ekran artık sabredilemez bir hal aldığı için bize nitelikli bir okuma sunamayacaktır. Böylece ekran medyası ve kitap okumak birbirini dengeleyen iki unsur olarak karşımıza çıkar. Belli bilgilere kitaptan belli bilgilere ekran medyasından daha rahat ve donanımlı ulaşırız o yüzden ihtiyaç neyi doğuruyorsa onu kullanmalıyız. Bu ikili dengeyi sağlamak bulunduğumuz çağa daha kolay adaptemizi sağlar. Yaptığımız okumalarda özellikle de edebi okumalarda kendimizi kahramanın ya da karşıdaki kişinin yerine koyuyor oluşumuz empati yeteneğimizin gelişmesinde büyük rol oynar. Çağımızda iş hayatında , günlük hayatta, konuşmalarımızda ve dinlemelerimizde empati yapabiliyor oluşumuz bizim başkalarının duygu ve düşüncelerini anlamamızı ve farkına varmamızı sağlar. İş hayatında atılım yapmak ,kendini açıklamak, savunmak, ikna etmek vb. unsurlar oldukça önemlidir ki bunları okuma yaparak geliştiririz. İyi bir okur olmamıza etki edeb faktörlerden birisi de büyüdüğümüz ev ortamıdır. Küçüklükten beri okuma ortamında büyüyen bir çocuğun kelime haznesi ve hayal gücüyle diğerlerininki bir değildir. Aynı zamanda çocukların okuma alışkanlığı kazanması önce ailede yani içine doğduğu ortamda başlar. Böyle bir ortamda büyüyen bir birey empati, düşünebilme gibi becerileri diğerlerine nazaran daha erken kazanır ve geliştirir. Okuma kültürü gelişmişlik açısından değerlendirildiğinde empati ,yeniliğe açıklık ,duygu ve düşünceleri anlama, yaratıcılık gibi unsurları geliştiren kitaplar gelişmiş okuma kültürüne sahip ülkelerde görülen özellikler olacaktır. Kitap okumak insanı düşündüren bir uğraştır çünkü okur okuduğu süreç içinde anlamını bilmediği , bağlamını yeni keşfettiği ya da yeni anlamlar türettiği anlarına şahit olur. Bu da okurun kendi içinde yeni bir dünya keşfetmesine ve bu yenilikleri ortaya koymasına ,potansiyelini ortaya çıkarmasına yaratıcı tarafını işlemesine sebep olur. Bu düşünme süreci okurun kendini keşfetmesini ve uygulamaya koyma sürecini de kapsadığı için okura zevk veren bir uğraş haline gelecektir. Kendimizi en iyi ve anlamlı ifade ettiğimiz dil içine doğup büyüdüğümüz dildir ama ana dilimiz haricinde başka bir dil edinimimiz olduğunda kendimizi farklı şekillerde de ifade edebildiğimizi anlamlandıramadığımız noktaların , hislerin ve düşüncelerin farklı yollarla anlamlandırılabileceğini keşfederiz bunu genellikle ikinci dili yurdunda kullanırken değil ana dilimizi kullandığımız yurdumuza döndüğümüzde anlarız. Her şeyin dijitalleştiği ve medyaya taşındığı çağımızda duygu ve düşüncelerimizi ifade edebilmek için kullandığımız aletler bizden iki şey ister bir fiziksel verim iki entelektüel verim. Fiziksel verimi sağlayabilen insanlar entelektüel verim noktasında takılı kalabilirler çünkü entelektüel verim bizden fikir işçiliği ister bunu da ancak kitap okumakla sağlayabiliriz. Kitap okumak kelime haznemizi genişletip derinleştireceğinden düşünme yetimiz de aynı oranda gelişecektir. Dolayısıyla çağa ayak uydurmanın yine koşullarından birisi kitap okunmaktan geçer. Sonuç olarak, dijitalleştiğimiz bu çağda kitap okumamaya devam edersek bir süre sonra kendimizi ,duygularımızı ve düşüncelerimizi ifade edemez hale geliriz. Onun yanı sıra empati kuramayan ,bir şey üzerine düşünemeyen ,yenilikler ve fırsatlar yaratamayan bireyler yetiştiririz bununla bağlantılı olarak okuma kültürü gelişmeyen bir ülke çağın da gerisinde kalmaya mahkum olur. Kitabın Dili ve Üslubu Kitabı çeviren Eylül İdemen Doğramacıdır. 2012 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çeviribilim Bölümü İngilizce Mütercim Tercümanlık anabilim dalından mezun olmuştur ve yüksek lisans eğitimini de aynı bölümden tamamlamıştır. Kitap sade , yalın bir dille yazılmıştır. Noktalama işaretlerine çokça yer verilmiştir. Ekran medyası ve dijitallikle ilgili ayrıca okuma türleri ile ilgili terimlere çokça yer verilmiştir. Mecazlı sözler, Türkçenin zenginliğini yansıtacak kelimeler çok olmamakla birlikte yine de kullanılmıştır. Dil ,anlatım ve üslup tamamen Türkçenin zenginliğini ve güzelliğini yansıtmaz bu açıdan yalın kalmıştır. Yine de kullanılmış olan ve örnek verilebilir sayılan kelime ve cümlelere şunları örnek verebiliriz: Ehlileştirmek (syf. 21) ,yaftalamak ( syf.93), aşikar (syf.21) , ...okuma yazması ‘ kıt ’ biri (syf.33), önayak olmak (syf. 39), ...batı medeniyetinin çiçeği burnundayken... ( syf.38), meyilli olmak (syf.41), boomer nesli (syf.48), ...isyanın fitilini ateşleyebilir...(syf.12), hatırı sayılır derecede (syf.34) Arasözler vardır örneğin; Sundukları hizmetleri –en azından şimdilik- benzersiz bir eğlence deneyimi olarak pazarlamayan sadece cenaze levazımatçıları, diş hekimleri ve doktorlar kaldı. (syf.93) Bazen argo sözler kullanılmıştır örneğin; hoyrat ucubeler (syf.12) Kaynakçanın Değerlendirilmesi Yazar kaynakça kısmına kitabın akademik bir metin olmadığını temel amacının kitapların neden önemli olduğunu, kitap okuyarak neler kazandığımızı ve okumayarak neler kaybettiğimizi popüler ve anlaşılabilir bir dille anlatmak olduğunu söylemiştir. Konu hakkında daha ayrıntılı araştırma yapmak isteyenler için; 1.Dijital bir ortamda okumak üzerine eserler 2.Okumak üzerine araştırmalar 3. Okuma tarihi üzerine araştırmalar 4.Çocuklukta okumanın ve aile ortamının önemi üzerine çalışmalar 5.Uluslararası kitap piyasaları üzerine çalışmalar 6.Çeşitli edebi metinlerin okunması için gerekli süre üzerine veriler 7.Yöneticilerin eğitimleri üzerine veriler 8. Dikkat ve ekran 9.İnavasyon ve mutluluk üzerine çalışmalar 10.İnsanların dikkati ve japon balığı üzerine çalışmalar Konuları üzerine kaynak eklemelerinde bulunarak okuyucuya bu konular hakkında geniş bir yelpaze sunmuştur bu açıdan değerlendirildiğinde kaynakçanın başarılı olduğu söylenebilir. Dipnotlara ise sadece sayfa 24 ve 48 de rastlarız. Biçimsel Değerlendirme Kitabın kapak tasarımında renklendirmeler ve resimler mevcuttur. Okumak Nefes Almaktır şeklinde ‘ OKU NEFES AL ’ vurgusu bulunur. Kaynakça da dahil olmak üzere 12 bölümden oluşur her bölümün adı içeriği ile örtüşür şekilde isimlendirilmiştir. Grafikler , istatiksel verilerin bulunduğu tablolar, ölçüt ve sıralama tabloları ,şemalar ve görseller sık sık kullanılarak okuyucunun daha çok duyusuna hitap etme ve dikkat çekme başarılı bir şekilde uygulanmıştır.
Okumak Nefes Almaktır
Okumak Nefes AlmaktırMiha Kovač · Portakal Kitap · 2022161 okunma
·
398 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.