Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

148 syf.
·
Puan vermedi
·
56 günde okudu
Roman Gibi
Roman Gibi
Roman Gibi, kitabın kapağında dendiği gibi Kitaplara ve Okumaya Dair bir kitap. Kitap dört bölümden oluşuyor: Simyacının Doğuşu, Okumak Gerek (Dogma), Okuma Ödevi Vermek, El Alem Ne Okur? Ya Da Okurun Zamanaşımına Uğramayan Hakları. Özellikle ebeveynlerin okuması gereken bir referans eser. Kitap okumaya dair aklınıza gelebilecek birçok konuda fikirlerini titizlikle işlemiş Pennac. Eserin başlangıcında şöyle bir not var: “Bu sayfaların pedagojik işkence malzemesi olarak kullanılmaması rica olunur.” Üzerine durup düşünülmesi gereken bir cümle. "Okumak fiilinin emir kipine tahammülü yoktur. Başka fiillerle de paylaşır bu nefretini. "Sevmek" fiili... "Hayal etmek" fiili..." böyle başlıyor Daniel Pennac kitaplara ve okumaya dair görüşlerini yazdığı Roman Gibi adlı kitabına. Ne kadar güzel bir yerden açıyor kapıyı okuyucuya. Bazı eylemler gerçekten zorlamayla olmaz. Kişinin kendisinin istemesi ve hazır olması önemlidir. Okumak gibi, sevmek gibi, hayal etmek gibi. İşte Pennac'da kitap boyunca önce ebeveyn olarak çocuklara okumayı ve kitapları sevdirmek için çabalarken yaptığımız yanlışlardan, izlediğimiz hatalı yollardan bahsediyor. Okumanın öğrenilen veya öğretilen bir şeyden çok içten gelen bir eylem olduğundan, eğitim sisteminde yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle çocukların okumaktan nasıl soğutulduğundan, kitapların okumayı seven insanlar için kitabın öneminden, okur olarak bizlerinde hakları olduğundan ve okumanın gerekliliğinden bahsediyor ve bu konulara dair görüşlerini paylaşıyor. Okumanın zevkini, okumanın insana verdiği mutluluğu, okumanın aslında ne kadar yaratıcı bir eylem olduğunu ve okumanın gerekliliğini anlatıyor. Birine zorla bir şey okutulamayacağını anlattığından bahsetmiştik .İlkokula başlamadan önce masal dinlemeyi seven meraklı kulaklar nasıl oldu da büyüyünce okumaktan nefret ettiler? Sorun gerçekten televizyonda ya da diğer uyarıcılarda mıydı? Bu ve bunun gibi sorulara cevap veriyor, en net şekilde. Okuma sıkıntısının sebebini kimi zaman ailelerde, kimi zaman öğretmenlerde, kimi zaman da teknolojik aletlerin olumsuz yönlerinde buluyor. Çocuklukta masal kitaplarıyla başlayan bu bağı büyütüp beslerken ailelerin ve öğretmenlerin, kitaplarla olan ilişkisini zedeleyip ve kopmasına izin verdiğini ince mizahi bir dille eleştirip nasıl tamir edileceğine dair atıflar yapmış. Ayrıca eğitim sistemini ve salt bilgi veren öğretmenleri de es geçmeyip bu sisteme rağmen kitap ve okuma aşkı mücadelesi veren gezgin zihinleri unutmamış. Bana kalırsa kitap okumada en önemli etken, aile .Yani elbette ki okulun, öğretmenlerin, eğitim sisteminin hataları da kişileri okumadan uzak tutar ama aile eğer kişiye okuma alışkanlığı kazandırırsa, önünde ne tür bir engel olursa olsun, kişi okuma zamanı bulur. Tabii ki yazar kitapta sadece okumayanlara nasıl okuma zevki kazandırılabileceğinden bahsetmiyor, okurlara da bazı hakları olduğunu hatırlatıyor.Kitabın arkasında maddeler halinde yazılıp içerikte de detaylı bir şekilde açıklanmış bu haklar. İşte kitap okurlarının hakları: 1)Okumama hakkı. 2)Sayfa atlama hakkı. 3)Bir kitabı bitirmeme hakkı. 4)Tekrar okuma hakkı. 5)Canının istediğini okuma hakkı. 6)"Bovarizm" hakkı. 7)Canının istediği yerde okuma hakkı. 8)Çöplenme hakkı. 9)Yüksek sesle okuma hakkı. 10)Susma hakkı. Okumak! Bu meselenin bir 'dert' oluşunun sebebi kendisinden başka her şey olabilir. Bazen çok ciddi meseleleri çok basit anlayabilmek ve de onları anlatabilmek gerekiyor. Bu muazzam şeye yüklenen bu 'dert' olma durumunu bir 'mesele' haline dönüştürmeden de başarmak zorundayız. Okumak, bir şeylerin yerine yapılsın istendiği sürece yeri doldurabilecek bir şey olarak kalacak. Çocuklarımıza, öğrencilere tavsiye verirken 'şunu yapmak yerine aç kitap oku!' dediğimiz her an yaptıkları şey her ne ise daha cazip gelecek. Bir film seyretmek yerine okumak, arkadaşlarla oturmak yerine okumak, boş durmak yerine okumak, televizyon izlemek yerine okumak, Resim yapmak yerine okumak vs. İçlerinde en çok önemsediğim 'boş durmak' hatta belki boş bile değil, 'durmak'!Roman Gibi, kitap okumayı, "boş zaman" aktivitesi olarak görmenin ötesinde yaşama görevinden çalınmış, kendinden menkul bir zaman ve emek gösterilmesi gereken entelektüel bir kazanım olarak görüyor. Bir edimin sonucunda ödül ya da ceza olarak kitap oku(t)mak, kişinin fıtratına uygun olmayan kitaplarla tanışmak, doğru kitap-yanlış zaman durumunu yaşamak, fiziksel bir kitabin yerini alan manipulatif sosyal ağ kanallarıyla hemhal olmak kişi/kişileri kitap okuma zevkinden mahrum bırakabilir. Kitap okumak, okuduğunu anlamak, okuduğunu anlamaktan kastın ne olduğunu anlamak üzerine epey kafa yorduruyor Pennac. Ancak en nihayetinde çoğunu kitap okuma 'ZEVK'ine bağlıyor. Bir kez olsun o zevki tattıktan sonra isteseniz de okuyacak olanı engelleyemezsinize getiriyor konuyu.Lise çağındaki öğrencilere Patrick Süskind'in Koku'sunu okuyan bir öğretmen örneği veriyor mesela. Kitap genel bağlamda evet çok güzel ancak bütüne odaklandığımda beni etkileyen okurların haklarını anlatırken derine inip farklı bir bakış açısı sağlaması.Bunun dışında kitabı okurken koptuğum akışı kaçırdığım çok yer oldu diyebilirim.Evet kolay bir kitap ama defalarca başladım.Araya zaman girdiği için sanki okumuş olduklarımı unuttum düşüncesine kapıldım.Okuduğum yerleri bir kez daha okurken hiçbir şey hatırlamadım.Altını çizdiğim yerlere denk gelince aaa evet çok güzel bir cümleymiş diyebildim sadece .Kitap bazen deneme tarzında bir anlatımla devam ederken bazen makale formuna bürünüyordu.Bu da benim hoşlanmadığım bir anlatım tarzı.İncelememi kitaptan altını çizdiğim alıntılarla bitirmek istiyorum. • Bazen alçakgönüllülüğümüzdür bizi sessiz kılan. • Edebiyat öğretmek çok zor iş. • Çalışma,benim için bıkkınlıklara karşı en etkili ilaç olmuştur;bir saatlik okumanın alıp götüremediği bir üzüntüm yoktur. • İyi sürdürülen bir okuma kişiyi,kendisi dahil her şeyden kurtarır. • Her okuma bir direnme eylemidir. • Görev burada. Hayat başka yerde. Okumak,okulda öğrenilir. Okumayı sevmekse... • Edebiyat kültürü adına sahip olduğum her şeyi,okulun dışında edindim. • Kelimeler anlamlarını teslim etmişlerdir, harfler nur içinde yatsın. • Kelimeyi oluşturma çabası içinde kaybolan anlam. • Eve döndüğümüzü sanırız, oysa kendimizedir dönüşümüz. • Her kitabın ağırlığı, sizi aşağı doğru çeken şeylerin ağırlığına sahiptir. • Birbirilerini seviyorlardı, ne kadar güzel, ama okumanın yasaklanmasına rağmen sevmeleri daha da güzeldi. Anne babaya rağmen seviyorlardı birbirilerini, bitirilecek matematik ödevine rağmen, verilecek 'edebiyat kompozisyonu'na rağmen, düzeltilecek odaya rağmen; sofraya oturmak yerine birbirilerini seviyorlardı, tatlı masaya gelmeden önce seviyorlardı, top oynamaya ve mantar toplamaya tercih ediyorlardı birbirilerini. Birbirilerini seçmişler ve her şeye tercih etmişlerdi... Aman tanrım, ne güzel aşk bu! • Fikir çilesinin ne demek olduğunu öğrendik. • Uyanık ve bilgili olan bizler çağımızın enayileri değilizdir. • Mevcut yalnızlığı yönünden kitap kitaptır. • Venedik'te bir hafta geçirmeye ne vaktimiz ne de imkânımız varsa, beş dakika orada bulunma hakkını kendimizden esirgemek neden? • GÜNDELİK DİLDE, okumaya gömülmek denir. Mecazi anlamda, kalın bir kitap tuğladır. Onu bu çukurdan çıkartırsanız, tuğla bir buluta dönüşecektir. • Okuma vakti mesele ediliyorsa, ortada okuma arzusu yok demektir; çünkü aslına bakılırsa, kimsenin hiçbir zaman okumaya vakti yoktur. Hayat, okumaya vurulan sürekli bir köstektir. • Sevdiğimiz biri bize okumamız için bir kitap verdiğinde önce onu ararız satırlarda; zevklerini, bu kitabı ellerimizin arasına bırakmaya iten sebepleri, bir kardeşliğin alametlerini. Sonra, metin alır götürür bizi ve unuturuz bizi onun içine bırakan elleri; olabilecek her sıradanlığı önüne katıp sürüklemek bir eserin en büyük gücüdür. • Böylece akıp gider hayat: O, okuma ödevlerinin akışında, biz sınıfta kalması korkusuyla baş başa, Edebiyat öğretmeni umursamazlık içinde… Çok yaşasın kitap! • Ne sağlam pedagoglarmışız, pedogojik kaygılar taşımadığımız zamanlar! • Evet, kitap okumak için hava hep fazla güzeldi ve geceler fazla karanlıktı. Görülüyor ki okumak ya da okumamak fiili emir kipinde çekilmiştir bile. Geçmişte de böyleydi. Öyle ki, okumak düzene karşı bir eylemdi o zaman. Romanın keşfine aileye itaatsizliğin keyfi de katılıyordu. Çifte sevinç! Ah o battaniyeler altında elektrikli cep fenerinin ışığında geceden çalınan okuma saatleri! • Bir zamanlar masalcısıydık, artık her şeyin hesabını sorar olduk… • yaşı geçtik." Yaygın ortak ön yargı... özellikle okumayı gerçek bir armağan olarak hiç almamış kimselerde . Ötekiler, bu tür zevklerin yaşının olmadığını bilirler.
Daniel Pennac
Daniel Pennac
Roman Gibi
Roman GibiDaniel Pennac · Metis Yayınları · 2021738 okunma
·
151 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.