Yalnızca karanlıktan korkuyorduk. Dinin tohumları bile yoktu, görünmeyen bir dünyaya dair kavramlar yoktu. Yalnızca gerçek dünyayı biliyorduk, korktuğumuz şeyler de gerçek şeylerdi, somut tehlikelerdi, bizi avlayan canlı kanlı hayvanlardı. Karanlıktan korkmamızın sebebi onlardı çünkü karanlık, avcı hayvanların vaktiydi. Muhtemelen karanlıkta yaşayan bu gerçek şeylerin korkusu, daha sonra karanlıkta yaşayan gerçekdışı varlıklara dair bir korkunun gelişmesine sebep olmuş, kocaman ve görünmez bir dünyayla sonuçlanmıştı. Hayal gücü geliştikçe, ölüm korkusunun artmış olduğu ve Halk'ın gelip bu korkuyu karanlıkla bağdaştırması, ruhlarla doldurması olasıydı.