"İçe dönük parrhesia aslında bir varoluş eylemidir. Sürekli "kendini kurma" girişimidir. Kötülüğün farkına varma ve aydınlık arayışıdır. Bu ı arayışın ilk durağı yalnızlık ve kaygıdır. Ama bu umutsuzluk değil, yaşamın anlam bulması için varlık dünyasını tanımlama olanağıdır. Bununla beraber insan anlamsız bir varlık, hayat ise boş birşey değildir. İçe dönük parrhesia'yı pratikleştiren kişi ise bu gerçek karşısında "bulantı" yaşamaz. Bilakis varlığı omuzlarında hisseder, anlamı arar, varlığı okur, özgürlüğü yakalar, doğayla barışır, zamanı anlar, insanı anlamlandırır, iyiyi farkeder, kötülükle mücadele eder, sevgiye sanat olarak bakar, merhameti inşa eder, adaleti kutsar. Önce hakikati, doğruyu ve iyiyi kendine söyler."