Dudaklarından «özgürlük», «açık düşüncelilik», «hoşgörürlük», «yüzyılların mirası», «insanın şerefi» gibi ateşli sözler dökülüyordu.
Öyle güzel, tumturaklı şeyler söylüyordu ki, bana bir dediği bir dediğini tutmuyor gibi gelmesine karşın, herhalde ben yanlış anlamışımdır diye düşünüyordum.