Suna… Suna’nın içinde iki farklı kadın yatıyor; Su ve Na. Su; Suna’nın sevecen, uysal, iyi anne ve eş olmaya koşullanmış hali. Na ise tam tersi; başkaldıran, asi, cesur, korkmayan ve kendi fikrine uymayan her şeye karşı gelebilen diğer bir yönü. Olaylar her zaman Su ve Na arasındaki çatışma içinde ilerliyor. Suna bazen masum, saf bir Su halindeyken bazen de öfkeli ve hırçın bir okyanus olan Na haline dönüşüyor. Aslında onu bu ikileme sokan da yaşadığı hayat. Sürekli bir bocalama içerinde olan Suna, serseri mayın gibi ne yöne gideceğini bilemiyor. Bu yüzden içindeki iki farklı kadın da sürekli tetikte. Suna, Ayhan ile evli. Fakat öncesinde de başından geçen üzücü bir evlilik mevcut. Hayat Suna’yı da oradan oraya sürüklüyor. Ayhan’ı seviyor aslında, onda en başta kendini bulduğunu sanıyor. Fakat Ayhan da onu ne kadar severse sevsin, yaşamak istediği ilişkinin boyutu başka. Evlilik içerisinde birbirlerini özgür kılmak istiyorlar aslında; evet evliler ama sıradan bir evlilik değil bu toplumda algılandığı gibi… Suna daha sonra bir reklam ajansında Ayhan’ın arkadaşı Onur’un yanında işe giriyor. Ve ne yazık ki Onur’a bağlanıyor… Bu gizli ilişki içerisinde Suna’nın içinde yatan o iki karakter yeniden baş gösteriyor. Aslında Suna çok net fakat Onur inanılmaz korkak bir karakter. Suna bu durumu zamanı geldiğinde Ayhan’a anlatabilecek, ondan yardım isteyebilecek kadar cesur. Ayhan onların arasındaki bağı çözmeye çalışabilecek kadar güçlü mü peki? Suna’yı çok sevdiği için bu çabayı gösterecek ama bu çaba içindeyken de Ayhan, kendi karakterini yitirecek bu sevgi yüzünden… Toplumsal yönden bakıldığında kitap uç bir kitap aslında. Ama bir o kadar da derin. Suna’nın yaşamış olduğu bir gerçek var; kocasını aldatmak. Aldatmak kabul edilebilir bir şey değil fakat bu olay dışındaki tüm her şeyde Suna’da kendinizi bulacaksınız. Çünkü İnci Aral bir roman oluşturmaktan ziyade sizi Suna’nın içine hapsedecek... Kitabı okurken bazen Suna olacaksınız, bazen de Ayhan. Ama hiçbir zaman Onur gibi hissedemeyeceksiniz bence kitapta. Sadece onun küçüklüğüne indiğinizde, hayata karşı farkındalıklarının ne kadar fazla olduğunu anlayacaksınız ama bunu uygulamaya geçiremediği için sevemeyeceksiniz bu korkak karakteri. Evet, Suna olacaksınız çoğu zaman. Çünkü hayatın içinde onun kadar bocalıyorsunuz. Kelimelere dökemediğiniz her duygunuzu, aslında bir nevi her şeyi Suna sizin yerinize yaşayacak. Kimi zaman ağlarken bulacaksınız kendinizi tıpkı Su gibi, kimi zaman da Na gibi öfkeli. Aslında hayata karşı yaşadığınız eylemlerin bir kısmını bu kitabı okurken Suna yaşayacak sizin adınıza. Hem de bunu en derinden hissettirerek... Yukarıda da sözünü ettiğim gibi; İnci Aral sadece bir roman yazmamış. Duyguları, gün içinde yaşayacağınız tüm eylemleri kelimelere dökmüş bir bir. Kendinize bile itiraf etmeyeceğiniz şeyleri sizin için anlatmış aslında. Öyle bir ruh tahlili yapmış ki ‘hadi be’ demekten kendinizi alamayacaksınız. Çünkü diyorum ya, kendinize bile itiraf edemediğiniz durumları anlatmış… Her zaman güçlü insan olamazsınız; öfkeleneceksiniz de, ağlayacaksınız da, en affedilmemesi gereken noktada affedeceksiniz de… “İyi kitaplar birkaç kez okunmayı hak eder.” tezini çok güçlü kılan bir kitap oldu benim için Ölü Erkek Kuşlar. Altını çizdiğim her satırı açıp açıp okuma hissi uyandırıyor bende her gün. Kitabın insana sancı veren bir yanı var fakat garip bir çekimi olduğu da aşikar… İnci Aral’a bir kez daha hayran oldum. Okuyacak olan kitapseverlere şimdiden keyifli okumalar diliyorum.

Ölü Erkek Kuşlarİnci Aral · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2019945 okunma

·

1 artı 1'leme

·

387 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nagehan̆̈