Yaşamın karşıtı ölüm değildir. Ölümün karşıtı doğumdur. Doğum ve ölüm,
yaşam diye adlandırdığımız sürecin birer parçasıdır. Ölüm de doğum kadar
bir parçasıdır yaşamın. “Hayat işte,” deriz birisi öldüğünde. “Haydi hayata,”
deriz bir doğum olduğunda. Doğumu ya da ölümü yadsımak, yaşamı
yadsımakla aynı şeydir. Ölümü yadsımakla, ölüme karşı isyan etmekle,
ölümsüzlük peşinde koşmakla, yaşamı yadsımış oluruz. Dolayısıyla,
örneğin Freud'un dediği gibi insanda iki içgüdü olduğunu, bunlardan birinin
yaşama, ötekinin de ölme içgüdüsü olduğunu söylemek, saçmalıktır. Yaşamı
açıklamak için böyle bir Manihaizm'e ihtiyacımız yok. Yaşam ve ölüm,
iyilik ve kötülük güçlerinin varlığım açıklamaya çalışırken böyle bir ikiliğe
başvurmak gereksiz. Ölüm de doğum da yaşamın kapsamı içindedir. Böyle
bir ikiliği yaratan yalnızca bizim algılayışımız, yalnızca bizim
korkumuzdur