Gökdelen , Türkiye’den çıkan nadir distopya eserlerinden biri. Sırf bu sebeple bile benim için okunması gereken bir kitap olarak değerlendirebilirim.
İlk olarak kitap 2006’da yazılmış. Bu
Konusu ve kurgusu böylesi orjinal bir kitabın biraz arka planda kalması üzücü. Daha bilinir olması gerekirdi diye düşünüyorum.
Tahsin Yücel ‘in entelektüel donanımı ve Öz Türkçe’yi nakış gibi cümlelerine işleyen usta kalemiyle böylesi bir kurgunun buluşması iyi olmuş ama çok parlatıl(a)mamış bir kitap gibi duruyor. Bu incelemeden sonra okunacaklar arasına alıyorum. Çok teşekkür ederim incelemeniz için aydınlatıcı bir içerik olmuş.🙏🏻
Burada biraz da Yayınevleri'nin çabaları ve hatta mümkünse lobisinin olması bile gerekiyor. Ancak bizde en çok satanlar listesine giren birkaç parlatılan popüler yazar dışında cilalama işlemi yap(a)mıyor Yayınevleri. Yurtdışında bu zaten mümkün değil. Yurtdışında sadece popüler okur kitlesi tarafından
Körlük romanlarının en çok okunan ve satan romanlardan olduğu ve sayıca distopik romanlara ilgi duyan okurların çokça olduğu ülkemizde böylesi bir konuyu işleyen usta bir kalemin distopyasının en azından bir tık daha ön saflarda görünür halde olması gerekirdi. Böylesi bir eseri , ön plana çıkarıp okuyup değerlendirdiğiniz için teşekkür ederim.
Benim de gördüğüm kadarıyla bazı yazarların (yerli ya da yabancı farketmiyor) elinden tutuluyor. Bu yazarlar yeteneksiz olmasına rağmen parlatılıyor demek istemiyorum. Ama onlar kadar iyi yazan onlar kadar yetenekli diğer yazarlara verilmeyen şans bu kişilere veriliyor. Görünmez bir güç tarafından yelkenleri şişiriliyor bu kişilerin. Mesela Elif Şafak.
Yusuf Atılgan gibi bir yazarın eserleri yabancı bir dile çevrilmezken,
Paulo Coelho 'ın kitapları bu kadar satmayı hak ediyor mu? Edebiyatta pazarlama tabi önemli ama sattığınız şey bir düşünce, bir yazım. Çoğu kitap ayakkabı, bir Nike bir Adidas pazarlanır gibi pazarlanıyor Türkiye'de ve dünyada.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.