14 asırdan beri hristiyanlar kendilerini İslami devletin bir parçası saymışlar ve hiç bir zulüm, baskı ve imtiyaz olmaksızın müslümanlar gibi bu devletin samimi vatandaşları olmuşlardır. Hatta yahudiler bile ~müslümanlara daha fazla düşmanlıkla nitelenmiş olmalarına rağmen~ Avrupa'da özellikle de İspanya'da sorgu mahkemeleri esnasında her türlü baskıya maruz kaldıklarında Osmanlı devleti tarafından kabul edilmişlerdir. Hristiyanlar iyi bir konuma sahip olup, Osmanlı devletinin bir çok kanun ve fermanlarından istifade etmişlerdir. Bu kanun ve fermanlar onların güven ve haklarını en iyi bir şekilde teminat altına almıştı. Hatta bazı tarihçiler, bu bir kısım kanunları yabancıların Osmanlı'nın içişlerine karışması ve onun çökmesinin nedeni olarak değerlendirmişlerdir. Filistin'deki hristiyanların din adamlarından biri olan İlya Huri, 1984 yılının Ocak ayında Ürdün televizyonuna verdiği bir demecinde şöyle demiştir: "Bizler 14 asırlık tarihimiz boyunca müslüman kardeşlerimizle birlikte Haçlı saldırılarına karşı direndik. Milli bütünlüğümüz zedelenmeksizin bu topraklar üzerinde hep beraber yaşadık. Çünkü İslam herkesin haklarını teminat altına alır." Hristiyan Şair Karavi bir şiirinde şöyle diyor: "Ey Selahaddin, halkırı,,seni çağırıyor kalk! Onur, uykuya dalıp kalmayı kabul etmez. Haçlılar, kendilerine verdiğin dersi unuttu. Gitmeden önce dön de onlara hatırlat. Richard senin kılıcını onlardan daha iyi tanır. Ona sorsunlar, belki de inkar etmez." Bundan çok önceleri Hz. Peygamber şöyle diyordu: "Kim bir zımmiye eziyet ederse, onun kıyamet gününde hasmı benim" Hz. Ömer, Beytü'l-Makdis'e girdiğinde Kudüs halkına, mallarına, kiliselerine, hastalarına, yaşlılarına ve diğer insanlara güvence verdi. Onların kiliselerine dokunulmayacağını, oraların yıkılmayacağını, oraların gelirlerine ve haçlarına müdahale edilmeyeceğini, onlardan hiç birinin zarar görmeyeceğini ilan etti.Ancak emperyalist Batının saldırısıyla ayrılıklar başladı. Batı, varlığını sürdürmeyi buna bağlıyordu. Müslümanlar müslüman olmaktan daha çok Acem, Arap, Türk ve Berberiler'e dönüştü. Araplar, Arap olmaktan daha çok Suriyeliler, Lübnanlılar, Ürdünlüler, Iraklılar, Mısırlılar ve Filistinliler oldular. Artık insanları etnik köken ve dinlerine göre ayırmak daha kolay oldu.
Sayfa 91Kitabı okudu
·
638 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.