Hapishanedeki yıllarım uzadıkça uzuyordu, ellime yaklaşıyordum, 1966 yılında mahkûmiyetim en sonunda bittiğinde altmışımı geçmiş olacaksam da, ben hâlâ âşık oluyor, sanatı, tabiatı, kanaryamı, oğlumu özleyebiliyordum. Ne koşullar altında olursanız olun, âşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir çünkü.