Yıllar, öncesi ve sonrası, Eylül-2009/Ocak-2024 Sanırım kitap incelemesine geçmeden önce Cemil Meriç’in bendeki yerinden bir miktar bahsetmemin faydalı olacağını düşünüyorum. Tam olarak incelemesini yaptığım bu kitabı ilk 15 yaşımda elime almıştım. 15 yaş zaten bireyin ilk olgunluk belirtilerinin boy gösterdiği kendimizi en tepelerde gördüğümüz yaşlardan biridir. Yetişkinliğe geçmeden önce kendimize bir takım statüler belirlemeye çalışırız. Ben de illa farklı olacaktım yaşıtlarım gibi oturup ergen dizisi kitaplarını seri seri okumayacaktım, ön eleştiride bulunmam gerekirse hoş bugünümüzümüzden o yaşlarıma baktığımda yine bizim zamanımızda daha kaliteli içeriklerin olduğu mevcut kitapların kıyasının yapılmasını dahi doğru bulmuyorum. Fakat kaçırdığım bir ayrıntı vardı, Cemil Meriç kitaplarını erken yaşta okumaya başladıysanız: içerisinde aldığınız doyum ve tatmin daha sonra elinize aldınız başka elinize aldınız başka başka yazarların başka başka kitaplarında aynı hissiyatı vermediği zaman hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Sonrası mı! Hep daha fazlasını arayışı içerisine giriyorsunuz. Bugün geldiğim noktaya bakacak olursam, onun yolundan gitmiş iyi veya kötü bunu bilmem ama hem hayranı hem okuru olarak ortaya bir toplum bilimci müsveddesi çıkmış olabilirim. Yolunu takip ettiğim ideolojik düşünce yapısını hâlâ olmuş aynı bilinçte sabit tutarak bir an sekteye uğramadığımı söyleyebilirim. Cemil Meriç şunu söyler; "Bir çağın vicdanı olmak isterdim, bir çağın, daha doğrusu bir ülkenin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek bütün duvarları yıkmak isterdim... Amacım: Yazarı okuyucudan ayıran bütün engelleri yıkmak, sesimi bütün hiziplere duyurmak. Şuurun, tarihin, ilmin sesini. Öyle bir ifade yaratmak istiyorum ki, insanın uyuşan şuuruna bir alev mızrak gibi saplansın. Sanatla düşünceyi kaynaştıran İsrafil'in suru kadar heybetli bir dil. " Siyasî, felsefî, dogmatik herhangi bir inancın peşinde olmayan, başka milletlere, başka fikirlere, başka düşünce ve duyma tarzlarına sonsuz bir tecessüs besleyen bir Cemil Meriç klasiği. O bazen bir arkeolog bazen bir filolog olabiliyor bense hayret ediyorum Akılla devam ediyor yoluna akıl kime göre ne oyunu sergiliyor... Düşünce mekanizmasındaki tanımlara değer verdiği ortada... Neyi anlattı bu kitabında? Önce buradan başlayalım: Fransız ansiklopedistlerden İbrani edebiyatına, oradan Kitab-ı Mukaddeslere, oradan oryantalizme, oradan Yunan felsefesinin Doğu'daki kırmızı yansıması olan İhvan-ı Safa Risalelerine, oradan Erasmus'un cinnet geçirmesine, daha sonra Hermetik düşünceye, ve son olarak İbni Haldun'a... Başınız döndü, değil mi? Gerçekten, bir okur olarak, benim de başım döndü. En son sanırım ışık buradan sonra kendini gösteriyor İbn-i Halduna değiniyor. Batıdaki ve doğudaki Tunuslu ilim insanı sosyolog, devrinin üstünde bir eserle bize sunulduğundan bahsediyor. Ben bu kitapla çok güzel bir deniz yolculuğuna çıktım kah batı sularında kah Akdeniz sahilindeki Suriye'deki tercüme faaliyetlerine kulak kabarttım. Cemil Meriç ben de yazmakla bitmeyecek bir ektir, ama şimdi burada sonlandıralım.

Işık Doğudan GelirCemil Meriç · İletişim Yayınevi · 20141,397 okunma

·

78 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sümeyra Aktaş