Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
·
Puan vermedi
Hepimiz ölümcül bir düzene yakalandık. Kim yaşamak ister?
2023 yılında okuduğum son kitap oldu. Kitaplarımı vaktince okuduğumu düşünerekten bu kitap için de “Keşke daha önce okusaydım” demedim. Aksine tam da vakti olduğunu düşünerek okuduğum bir kitap oldu. Çalınan Dikkat’i, şu âna değin okuduğum kitaplar arasında, farkındalık açısından en verimli, en faydalı, en çok “dikkat”e alınması gereken kitaplar arasında görüyorum. Beni en çok etkileyen mevzuu: teknolojik cihazlar ile olan irtibatımız, bu irtibatı kontrol edici ve bizi kendi hayâl ve maddî kazanç dünyalarına sosyal medya denilen insanların yaşam alanına daha yeni girmiş fakat gerçek dünyadaymış gibi gösterip bizi içerisine hapseden kirli bir düzenin dünyaya, bütün insanlara hükmedişi. Altı yaşlarımdayken evimizde ilk kez bilgisayar görüyordum. Hem de lcd monitörlü bir bilgisayarımız vardı henüz yaygın değilken ve yeni yeni çıkmaktayken. İlk zamanlar kullanım süresine yönelik âilem bir kısıtlama yapmamıştı. Fakat sokak ve sokaktakilerle ilişkim, dersler ile olan münâsebetim çok geri planda kalmaya başlayınca ve zarar gördüğü âşikâr olunca bilgisayarı kullanma konusunda artık bana engel olunma vakti gelmişti. Bunun üzerine babam bilgisayarımıza ilk kez şifre koymuştu ve babam evde yokken artık bilgisayara girebilmem imkânsız hâle gelmişti. Bilgisayara giremesem bile aklımın sürekli onda olduğunun farkındaydım. Bu çok normaldi benim için çünkü bana yasaklanmış olan bilgisayar benim odamdaydı. Gece yatarken onu görüyor, sabah kalktığımda onu görüyor, okuldan eve geldiğimde yine görüyordum. Tıpkı anahtarı üzerinde olup da ne yapsanız hareket ettirilemeyen bir araba gibiydi benim için. Sonraları fark ettim ki bu yasak sadece bana özgü değilmiş, çevremde başka (yaşça yakın olduğum) akrabalarıma da babamın iş arkadaşlarının çocuklarına da uygulanıyormuş bu kısıtlamalar. Evet, o zamandan bu zamana çok sular aktı da geçti. Bana bu kısıtlamaları koyan ebeveynlerim, neredeyse dünyadaki bütün anne ve babalar gibi sıklıkla akıllı telefon kullanmakta artık. Bakıyorum geçmişe ve bugüne herhangi bir kısıtlamayı, kullanım serbestliğini geçtim artık kimse bu teknolojik âletlerin zararlarına, sağlık açısından tavsiye edilen kullanım kılavuzlarına, rehberlerine kulak vermiyor. Uyarıları dikkâte alan kalmadı artık. Ama daha da kötüsü kimsenin yüzüne bir dakikadan fazla birbirinin yüzüne bakamayışı. Kimimiz cüzdanımızı kontrol ederiz sürekli, kimimiz çantamızı yahut kimimiz de yanımızda mutlaka olması gerektiğini düşündüğümüz başka bir şeyi ancak ben ilk akıllı telefon çıktığı zaman bile sürekli insanların elinde olduğunu hatırlamıyorum. Ancak şimdi uyandığımız ânda ilk dokunmak istediğimiz, elimizle yastığımızın altını ya da yatağın içini yoklayarak aradığımız şey akıllı telefonlarımız oluyor. Bunu görsel olarak sürekli kafamda canlandırınca gitgide iğrenç görünmeye başladı. Kitapta kendilerine sıklıkla yer verilen Google’da, Facebook’ta, Twitter’da, YouTube’da vb. yapılarda görev almış eski çalışanların sözleri beni gerçekten allak bullak etmişti. İki yıla yakın Whatsapp kullanmadım. Facebook hesabımı ve Instagram hesabımı kapattım. Bunun sebeplerini elbette tahmin edebilirsiniz. Ancak benim asıl bırakma sebebim “Herkes bunları kullanıyor, buna mecburuz” gibi sözleri daha yeni hayatımıza girmiş bu uygulamalar için kullanıyor olmamızdı. Ancak bu kitapla artık şunu söylüyorum, hatta haykırıyorum: Ben, sizin kurduğunuz ve üzerimizden para kazandığınız, hayatımızı mahvettiğiniz bu şeytânî düzende sizin kuklanız olmayacağım. Benim neyi isteyip neyi istemeyeceğimi, neleri sevip neleri sevmeyeceğimi, karşıma çıkardığınızda neyi alıp almayacağımı bilen bir yapının beni hakimiyeti altına almasından rahatsızım ve sizden nefret ediyorum! Dünyamızı, bize verilen şu akıl nimetini, işleyiş bakımından düşünce yapımızı, hafızamızı, insanlar ile olan ilişkilerimizi, kısaca hayatımızı mahveden insan için sırf hazza dayalı, onlar için sırf paraya dayalı bu sistemden nefret ediyorum! Hafta sonları sadece iki saat kullanım izni verilen bir zamandan saatlerce başımızı kaldırmadığımız, bir günde onlarca/yüzlerce kez uyandırdığımız bu telefonlarımızla olan ilişkimiz bizi öldürüyor! Üstelik bunun farkında olarak biz de bizi öldürmesine müsaade ediyoruz. Çoğumuz bundan rahatsız olacağımızın aksine haz alıyoruz. Bu kitabı incelemiyorum. Doğrudan şunu söylüyorum: ALIN, OKUYUN, OKUTUN ve hayatınızı, çocuklarınızın hayatını, başkalarının hayatını kurtarın. Bu kitap “ÂCİL ÇAĞRI”dır. Bu kitap “Kırmızı alarm”dir. Bu kitap deprem uyarıları kadar önemlidir. Bu kitap belki de sonumuzu yaklaştırmakta olan, insanlığı yok etmekte olan ve kendi elimizle de sonumuzu hazırladığımız olan bir kıyâmet sürecinin “Âcil Çıkış”ı, SOS”idir. Lütfen gözünüzü açıp direksiyonu elinize alın. Sürüşünüze yine devam edin ama gaz-fren, hızlanmak, yavaşlamak ya da durmak, yön değiştirmek sizin elinizde olsun. “Çalınan Dikkat”inizi geri alın. Dikkatiniz sizin kontrolünüzde olsun. Onu olur olmadık her yere vererek hebâ etmeyin. (Belki hâlâ satırlarca yazarak sürdürebileceğim bu büyük derdi. Dert, hastalık bu ama en önemlisi BİZİM DERDİMİZ, BİZİM HASTALIĞIMIZ.)
Çalınan Dikkat
Çalınan DikkatJohann Hari · Metis Yayınları · 01,488 okunma
··
1 artı 1'leme
·
501 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.